Arşiv | Nisan, 2008

HOŞGELDİN BEBEK VE LOHUSA ŞERBETİ

30 Nis
Hoşgeldin Bebek etkinliğimizde anne adayı Yumurta Sepeti Aslı’nın blogunda gerçekleştiriliyor. Bu etkinlik için ne hazırlayacağıma bir türlü karar veremedim. Pek çok arkadaşım gibi ben de süslü kurabiyeler yapmayı istedim, biliyorum ki herkesin yorumu farklı, zevki farklı ve ortaya aynı tarifler bile olsa çeşit çeşit kurabiyeler çıkacaktı ama sonradan farklı birşeyler yapayım istedim ve aklıma 3 sene kadar önce doğum yapan iki arkadaşım için güzel bir lohusa şerbeti tarifi arayışım geldi. Arkadaşlarım doğum yaptığında adet yerini bulsun diye ve biraz da duruma espri katmak amacıyla aramıştım bu tarifi ve pek çok tarife rastlamıştım ve bir kaçını harmanlayıp, şerbetimi yapmıştım. Bu nedenle benim gibi lohusa şerbeti tarifi arayan ve yapmak isteyenlere denenmiş, başarılı bir tarif vermek istedim. Ayrıca eskiye dayanan bu geleneğin özelliklerinden de bahsetmek istedim.
Lohusa şerbeti doğumdan sonra kaynatılır ve doğumu müjdelemek için sürahilerle akrabalara, yakın dostlara, komşulara gönderilirmiş. Bebek erkek ise sürahinin boynuna kırmızı kurdele, kız ise ağzına gaz boyaması denilen kırmızı tülbent bağlanırmış, daha sonraki günlerde gözaydına gelen konuklara da gümüş zarflı bardaklarla ikram edilirmiş. Şerbet tatlı olduğu için yanında peksimet veya galeta ikram edilirmiş. Bebek bekleyen arkadaşlara duyurulur:)
Biz bu kadarını yapmadık ama lohusa şerbetini de tatmış olduk.
O günlerde hava sıcak olduğu için lohusa şerbetini soğuk içmiştik, ama geçen kış doğum yapan bir arkadaşımın annesinin hazırladığı sıcak şerbeti daha çok sevmiştim. Gerçi sıcak olması ve üzerine serpiştirilmiş badem, ceviz haricinde, yapılışında pek fark yoktu, ama artık doğum yapan arkadaşlar mevsimine göre istedikleri tarifi kullanabilirler. Aşağıda verdiğim ölçülerle kullanılacak bardağa göre değişecektir ama yaklaşık 15-20 kişilik şerbet hazırlayabilirsiniz. Ben ölçüyü azaltarak yaptım. Tarifimiz şöyle;

Malzemeler:

– 250 gr lohusa şekeri
– 2,5 su bardağı toz şeker
– 10 bardak su
– 10 tane karanfil
– 2-3 parça çubuk tarçın
– 1 çay bardağı kabukları soyulmuş badem içi
– 1 çay bardağı dövülmüş ceviz
– Toz tarçın

Yapılışı:

Suyumuzu uygun bir tencereye alıp, içine toz şeker ve lohusa şekerimizi ekliyoruz. Ufak bir tülbente bağladığımız çubuk tarçın ve karanfillerimizi de içine atıp, kaynayana kadar pişiriyoruz. Kaynayıp, biraz kıvam alınca-koyulaşma olmayacak- içine bademlerimizi ekleyip, ocaktan alıyoruz. Tülbentimizi içinden alıp, gerekiyorsa süzgeçten geçiriyoruz. Bundan sonra şerbetimizi eğer sıcak ikram edeceksek, üzerine dövülmüş ceviz serpiştiriyoruz. Soğuk ikram edeceksek, isteğe bağlı olarak cevizin yanısıra tarçın serpiştirebiliriz. Afiyet olsun…

Not: Kız bebek içinde erkek bebek içinde kırmızı kullanıldığı için ben de sürahimi kırmızı kurdele ile süsledim.

Reklam

SAĞLIK ÇORBASI

30 Nis
Geçen haftaki aşırı sıcaklardan sonra, hava birden soğudu, kaloriferler tekrar yanmaya başladı ve bizde yeniden kışlıklara büründük. Ama dün öğlen dışarı çıktığımda anladım ki havalar ısınıyor ve sanırım baharı yaşayamadan yaza geçeceğiz.
Geçen hafta hava soğuyunca bizde sıcak birşeyler içelim dedik ve uzun süredir yapmayı istediğim sağlık çorbasını denedim. Tarif Hatsum’dan, sağlık çorbası denmesinin nedeni sanırım bol sebzeli bir çorba olması, ayrıca içinde krema bulunmadığı, yağ miktarı çok az olduğu için hafif de bir çorba. Belki şimdilerde soğuklar bitti ama bu tarifi soğuk günler ve çocuklarınız için denemenizi öneririm. Tarifimiz şöyle;

Malzemeler:

-3 adet patates (yaklaşık 750 gr)
-1 adet havuç
-2 orta boy soğan
-2-3 diş sarmısak (ben ekledim)
-1 su bardağı tel şehriye
-2 yemek kaşığı zeytinyağı
-Yarım demet dereotu
-5 su bardağı su + 3 su bardağı et suyu (hepsini su kullanabilirsiniz)
-Tuz, karabiber

Yapılışı:

Kabuklarını soyduğumuz patates, havuç, sarmısak ve soğanımızı küçük küçük doğrayıp, zeytinyağımız ile tencerede 4-5 dakika kavuruyoruz. Sonra etsuyu + normal suyumuzu ilave edip, kaynamaya bırakıyoruz. (İsterseniz etsuyu tabletlerden yarım olarak kullanabilirsiniz, normal su ile birlikte) Sebzelerimiz haşlanıp, yumuşayınca, ocaktan alıyoruz ve blenderdan geçirerek püre haline getiriyoruz. Tekrar ocağa alıp, tuzunu, karabiberini ve tel şehriyemizi ekliyoruz ve şehriyeler yumuşayana kadar pişirmeye devam ediyoruz. (Gerekirse kıvamını ayarlamak için biraz daha kaynamış su ilave edebiliriz) Tel şehriyelerimiz yumuşayınca ocaktan alıp, ince kıydığımız dereotunu ekliyoruz. Servis yaparken üzerine dereotu serpiştirebiliriz. Afiyet olsun…

BEYAZ YILDIZ PASTASI

29 Nis
Sena’nın daveti için hazırladığım İtalyan kekinden yapılma kolay pastamın tarifine geldi sıra. İtalyan kekini Roma gezimizden dönerken almıştım. Bu kekler İtalya’da noel zamanı yapılan, kek, ekmek arası bir lezzette ve mayalı hamurla yapılan kekler. Oldukça büyük bir kek olması nedeniyle tüketmek için yeterli kalabalığı oluşturmak için epeyce bekledi, neyseki son kullanma süresine daha vardı, kahvaltı davetimde çıkarmıştım ama masa yiyecek bakımından kalabalık olunca sıra gelmedi, ben de 2 kişi için kesmek istemedim. Tam bu sırada Sena bizi evine davet edince İtalyan kekini tüketmek için en ideal grubu bulmuş oldum. İtalyanca Grubum…

Daha önceki toplantılarımızda Tanju bu kekden getirmişti ve sade olarak beğeniyle yemiştik. Ben bu defa bu keki biraz pasta haline getirmek ve süslemek istedim. Bunun için de en pratik yol olan hazır pastacı kremalarından kullandım ve aralarına ahududu koydum. Epey endişeli başladığım pasta hazırlığı, Aşçı Yamağı’nın hazırlık sırasında çıkan kenarları, krema ve ahududu eşliğinde zevkle yemesi üzerine azaldı. Pastayı götürürken de beğenmezlerse diye bir endişem vardı ama İtalyanca Grubum, pastanın görüntüsü kadar lezzetini de beğendiklerini söyleyince sona erdi.

Tabi bir çoğunuz bu tarif ne işimize yarar, İtalyan kekini nereden bulalım diyebilirsiniz, benim bu tarifi paylaşma amacım, pratik bir öneri de bulunmak. Hazır pandispanyaları, meyve ve hazır veya evde hazırlayacağımız pastacı kremalarıyla pasta haline dönüştürmek. Tabi ilk fırsatta mayalı İtalyan kekini de deneyip sizlerle paylaşmak istiyorum, çünkü dönerken özel kalıplarından da almıştım:)

Diğer tariflerimde olduğu gibi malzeme listesi ve yapılış bölümü yok bu pasta için. Tarif son derece kolay, yıldız şeklinde olan İtalyan kekimi keserek 4 kat hazırladım. 2 kutu hazır pastacı kremasını sütle üzerindeki tarife göre hazırlayıp, her katın arasına kremadan sürüp, ahududunu koyup, tekrar krema ve diğer katı koyarak pastayı hazırladım. Kalan kremayla üzerini kapladım ve bir çay kaşığının arkası ile kremamı şekillendirdim. Bunun için kaşığın arkasını kremaya değdirip, yukarı ve dışarı doğru çekerek sivrilikler oluşturuyoruz. Benimki yıldız şeklinde olduğu için biraz zor oldu ama yuvarlak, kare veya rulo pastalarda kolayca uygulanabilecek bir süsleme yöntemi. Son olarak pastamın üstünü gümüş renkli minik drajelerimle süsledim ve hediye götürdüğüm için kırmızı renkli bir tabakta, etrafını kırmızı tülle sararak bağladım. Burada tülün kremaya yapışmasını önlemek için pastanın üzerine uzun çöp şişlerden sapladım ve tülü bunun üzerinde bağladım. Afiyet olsun…

Hello world!

28 Nis

Welcome to WordPress.com. This is your first post. Edit or delete it and start blogging!

SENA’NIN DAVETİ VE ÇİLEKLİ MİLFÖY

27 Nis
İtalyan Kültür’e gittiğinden daha önceki bazı yazılarımda bahsetmiştim. Arkaşadaşlık bakımından benim gittiğim en kalıcı kurs oldu, maalesef aynı şeyi italyancam için söyleyemeyeceğim:( Bu konuda ekol olan Hocamız Tanju dahil 10 kişi bağımızı koparmadık, seyrek de olsa görüşmeye çalışıyoruz. Geçen haftasonu da güzel bir vesile ile toplandık. Aralık ayında evlendirdiğimiz Sena’nın evine gittik. Bazılarımız 1 yıla yakın zamandır görüşmemiştik, bol sohbetli, hasret giderilen keyifli bir akşam oldu. Bu akşam için Sena çok güzel yiyecekler hazırlamıştı. Bunlar arasında pratik bir tatlı olan çilekli milföyün tarifini paylaşmak istiyorum. Bazılarının tarifleri sitede mevcut onlar için de bağlantı adreslerini ekliyorum.
Masamızdaki lezzetleri aşağıdaki kolajda görebilirsiniz. Bunlar:
-Lor peynirli, baharatlı börek
-Peynir topları
-İtalyan salatası:)
-Patlıcan salatası
-Çerkez tavuğu (Sena’nın annesinden)
-Çilekli Milföy
-Patates kroket ve minik köfteler
Mercimek köftesi (Belgin’in annesinden-linkdeki tarifi kırmızı mercimekle uygulayabilirsiniz)
Yaprak sarma (Azize ve annesinden )
-İtalyan kekinden yıldız pasta (benden-tarif yakında)
Bu lezzetlerin yanısıra kolajda Sena’nın peçetelerini de ekledim, çok güzel bir görüntü yakalamıştı, iki farklı renkdeki peçeteyi çapraz olarak üst üste koyarak çok şık bir görüntü oluşturmuştu, sizlere de fikir verebilir diye paylaşmak istedim.

ÇİLEKLİ MİLFÖY

Malzemeler:

-6 kare milföy
-250 gr çilek
-2 su bardağı süt
-5 çorba kaşığı şeker
-1,5 çorba kaşığı un
-1 tatlı kaşığı nişasta
-1 paket vanilya
-20 gr tereyağ

Yapılışı:

Milföy karelerimizi 4 eşit parçaya kesip, minik kareler elde ediyoruz. Yağlı kağıt serdiğimiz fırın tepsimize yerleştirip, önceden ısıtılmış 180 derece fırında, çok fazla kızartmadan, hafif pembeleşinceye kadar pişiriyoruz. Milföylerimiz soğurken kremamızı hazırlıyoruz. Bunun için tenceremize nişasta ve unumuzu koyup, üzerine sütümüzü ve şekerimizi ekleyerek, krema kıvamına gelene kadar karıştırarak pişiriyoruz. Ocaktan almadan önce tereyağımızı ve vanilyamızı ekliyoruz. Kremamız soğurken de aralıklı olarak karıştırarak üzerinin kaymaklanmasını önlüyoruz. Kremamız ılınınca, milföylerimizi ortadan ikiye ayırıp, aralarına önce kremamızdan, sonra da dilimlediğimiz çilekden koyup, tekrar kremamızdan koyarak ikinci katını üzerine kapatıyoruz. Milföylerimizin içine meyve olarak çileğin yanısıra, muz, ahududu, kivi gibi meyveleri de koyabiliriz. Ayrıca servis yaparken pudra şekeri serpiştirebiliriz. Afiyet olsun…

NAZAR BONCUĞU KURABİYELER VE NAZAR ETKİNLİĞİ

27 Nis

Blog etkinlikleri çeşitleniyor. Yeni etkinlik nazar konulu, bir kahvenin kırk yıl hatırı var isimli blogda gerçekleştiriliyor. Ben de etkinliği görünce elimde hazır bulunan nazar boncuğu konseptli, Ayşem’in tükkanı için nazar değmesin amaçlı hazırladığım kurabiyeler olunca, blogumu da nazardan:), kopyacılardan korumak amacıyla tekrar yayınlamak istedim. Tarif için aşağıdaki bağlantıyı kullanabilirsiniz. Nazar boncuğu kurabiyelerimle etkinliğin temel amacına ulaşmasını diliyorum.

ÖRGÜ BÖREK VE PATATESLİ, KIYMALI GÜL BÖREĞİ NAM-I DİĞER SOSYETE MANTISI

25 Nis

Leziz’in ev sahipliği yaptığı 33. Yemek Etkinliğimizin konusu börekler. Ben de etkinliğe iki tarifle katılmak istedim. Biri arşivden benim favorilerim arasında yeralan Örgü Börek, diğeri ise sosyete mantısı olarak da bilinen patatesli kıymali gül böreği. Bu böreğin isminin nereden geldiğini bilemiyorum ama mantı denmesinin nedeni sarmısaklı yoğurt ve sosla yenmesinden kaynaklanıyor diye tahmin ediyorum.

Etkinlik için ilk tarifim arşivden ıspanaklı örgü börek, tarife aşağıdaki adrese tıklayarak ulaşabilirsiniz.

İkinci tarifim ise;
PATATESLİ KIYMALI GÜL BÖREĞİ – SOSYETE MANTISI
Bu tarif normal mantıya alternatif olabilecek, pratik bir tarif. Mantı hamuru açıp, küçük küçük mantı doldurmak yerine bu tarifi uygulayarak biraz da olsa mantı lezzetini yakalayabiliriz.

Malzemeler: (8 adet börek için)

-2 adet yufka
-250 gr kıyma
-2 adet büyük veya 3 orta boy patates
-1 orta boy soğan
-2 yemek kaşığı zeytinyağı
-1 tatlı kaşığı nane
-Tuz ve pul biber

Üzerine:
-2 diş sarmısak
-1,5 su bardağı yoğurt
-1 yemek kaşığı zeytinyağı
-1 çay kaşığı pul biber

Yapılışı:

Öncelikle patateslerimizi haşlıyoruz. Bu sırada ince doğradığımız soğanımızı 1 yemek kaşığı zeytinyağında hafifçe kavurup, nanemizi ekliyoruz. Sonra kıymamızı da koyup, iyice pişene kadar kavuruyoruz. Bu arada haşlanmış olan patateslerimizi soyup, çatalla eziyoruz ve pişen kıymalı karışımımızın üzerine ilave ediyoruz. Tuz ve pul biber de ekleyip, hepsini karıştırarak 2-3 dakika daha ocakta tuttuktan sonra altını kapatıyoruz. İç harcımız soğurken yufkalarımızı ve yoğurdumuzu hazırlayabiliriz. Bunun için her yufkayı 4 eşit parçaya bölüyoruz, 2 yufkada toplam 8 adet üçgen parçamız oluyor. Her parçanın geniş tarafına soğuyan içimizden koyup, rulo şeklinde sarıyoruz ve rulomuzu bir ucundan tutup, devamını etrafına sararak gül şekli veriyoruz. Tüm yufkamız bitince böreklerimizin üzerine 1 yemek kaşığı zeytinyağını fırça yardımıyla sürüp, 220 derece fırında üzeri pembeleşene kadar -20-25 dakika- pişiriyoruz. Fırından aldığımız böreklerimiz hafif ılınınca hazırladığımız sarmısaklı veya sade yoğurt ve kızdırılmış zeytinyağına eklediğimiz pul biber eşliğinde servis ediyoruz. İstersek üzerine ekstra nane ve pul biber serpiştirebiliriz. Afiyet olsun…

KURU BÖRÜLCE SALATASI

24 Nis
Kuru börülce salatası mütevazı görünümünün altında müthiş bir tadı olan bir lezzet. Bu lezzetle tanışmamı da Sener Dayımıza borçluyum. Bu güzel salata, evlendiğimiz günlerdeki ev davetlerinden birinde Sener Dayımız tarafından yapılıp, getirildi. Misafirlerden kalan salatayı Aşçı Yamağı ile paylaşamayarak yedik ve ilk fırsatta kuru börülce alıp, tekrar yapmıştım. Daha sonra uzun bir ara verdiğimi farkedip, tarifi yeniden uygulayıp, sizlerle paylaşmaya karar verdim. Son derece pratik olan börülce salatası, meze olarak da hazırlanabilir. Sener Dayımın tarifi şöyle:
Malzemeler:
-1,5 su bardağı kuru börülce
-250 gr mantar
-Yarım demet dereotu
-150 gr biberli zeytin
-150 gr kornişon turşu
-2 limonun suyu
-1/2 çay bardağı zeytinyağı
-Tuz
Yapılışı:
Börülcemizi 1 gece veya 5-6 saat suda bekletiyoruz ve üzerini geçecek şekilde su koyduğumuz tencerimizde iyice yumuşayana kadar haşlıyoruz. Aynı zamanda yarım limon suyu sıktığımız kaynamış suda mantarlarımızı da haşlıyoruz. Ilınan börülcelerimizin suyunu süzüp, salata kasemize alıyoruz. Sonra haşlanan mantarlarımızı da doğrayıp, ilave ediyoruz. Bundan sonra kornişon turşumuzu ve biberli zeytini halka halka doğrayıp ekliyoruz, ince doğradığımız dereotumuzu da ilave ettikten sonra, limon suyu, zeytinyağı ve tuz ayarını yapıyoruz ve iyice karıştırıyoruz. Salatamızı göbek yapraklarının içinde servis yapabiliriz. Afiyet olsun…

TAHİN VE PEKMEZLİ CHEESECAKE

23 Nis
Tahin pekmezli cheesecake olur mu? Hem de çok güzel olur. Bu ilginç tat nereden çıktı derseniz, benim cheesecake maceramın başladığı zamana dönmem gerekir. Ama önce bu özel günde tüm çocuklarımızın ve çocuk kalmayı başaranların çocuk bayramını kutluyorum.
Bundan 3 sene kadar önce haftasonu gazetelerini okurken, sürekli takip ettiğim Arman Kırım’ın aynı soru eşliğinde bu tarifi yazdığını gördüm. O zamana kadar, cheesecake çok sevdiğim ama ablamın Amerika’dan getirdiği hazır mixler haricinde dışarda yenilen bir tatlıydı . Yazıyı okuyunca, hemen denemeliyim dedim ve sonraki haftasonu evimize gelecek misafirlerimiz için yapmaya karar verdim. Tarifi inceleyip malzemelerimi hazırladım ve 2 gün önceden pişirmek üzere hazırlık yaptım. İlk cheesecake denememdi ve sonucu çok merak ediyordum. İlk defa denediğim bir tarifi kalabalık bir gruba ikram etme fikrinden daha sonraları vazgeçtim ama o gün bu nefis cheesecake beni utandırmadı. O günden sonra da farklı kombinasyonlarla pek çok cheesecake yaptım. Ama nedense blogu açtığımdan beri tahin pekmezli olarak yapmamışım. Geçen haftasonu arkadaşlarımıza giderken tatlı olarak cheesecake yapmaya karar verince neli yapacağımı düşündüm ve Aşçı Yamağı’nın özellikle istediği bu tarifi uygulayarak sizlerle paylaşmaya karar verdim. Beni cheesecake tutkunu yapan tarif şöyle;
(Kendi ölçülerimle yazıyorum 18 cm’lik kalıp için)

Malzemeler:

-500 gr. krem peyniri
-3/5 bardak toz şeker
-4 tatlı kaşığı mısır nişastası
-3 adet yumurta
-1/2 bardak tahin
-3 çorba kaşığı pekmez
-1/2 paket taze krema
-1 tatlı kaşığı susam yağı
-1 paket yulaflı bisküvi
-75 gr tereyağı

Süslemek için:

-100 gr sütlü çikolata
-100 gr krema
-1 yemek kaşığı tahin
-1 çay kaşığı pekmez

Yapılışı:

Öncelikle cheesecake’in bisküvi tabanını hazırlıyoruz. Bisküvileri mutfak robotunda ya da döverek kırıntı haline getiriyoruz ve erittiğimiz tereyağı ile iyice karıştırıyoruz. Kalıbının kenarlarını fırça yardımıyla yağlayıp, tabanına pişirme kağıdı yerleştiriyoruz. Bisküvi karışımını kek kalıbının tabanına boşaltıp, her tarafta eşit yüksekliğe gelecek şekilde bastırıyoruz ve buzdolabına kaldırıyoruz.Karıştırma kabımıza krem peyniri, mısır nişastası ve toz şekeri ekleyip mikser ile çırparak kalın bir krema kıvamına getiriyoruz. Yumurtaları birer birer bu karışımın içine kırarak çırpmaya devam ediyoruz. Bu aşamada dikkat etmemiz gereken şey, yumurtaları çok fazla çırpmamak, aksi halde kekimizin üstünde pişerken çatlaklar oluşabilir. Son olarak kremayı, tahini, pekmezi ve susam yağını da bu karışıma ekleyip karıştırdıktan sonra kek kalıbının içindeki bisküvi tabanının üzerine döküyoruz.Önceden 175 derece ısıya getirdiğimiz fırında yaklaşık 10 dakika kadar pişirip, 10 dakika dolunca fırının ısısını 90 dereceye düşürüyoruz ve bu düşük ısıda yaklaşık 60-70 dakika daha pişirmeye devam ediyoruz. Kekin tam ortası ıslak veya parlak değilse pişmiş demektir. Cheesecake’miz oda ısısına gelince buzdolabına koyup, üstünü kapatmaksızın bir gece bekletiyoruz. Ben cuma akşamı pişrdiğim cheesecake’i sabah buzdolabına kaldırıp, öğlen süslemelerini yaptım.
Süslemeler için kaynama noktasına kadar ısıttığımız kremanın içine sütlü kuvertür çikolatamızı parça parça koyuyoruz ve karıştırarak erimesini sağlıyoruz, çikolata tamamen eriyip, ganajımız kıvam alınca cheesecake’imizin üzerine dökerek yayılmasını sağlıyoruz. Bundan sonrası isteğinize bağlı benim gibi takinle desenler çizip, pekmezle hafif geçişler yapabilirsiniz. Afiyet olsun…
Not: Alttaki kolajda görülen küçük kalp, lezzetinden emin olmak için eve yaptığım minik cheesecake, onu da süslerken ismimi yazdım.

MANTI

21 Nis

Mantı, yine Annemin tariflerinden. Çocukluğumda babamın işi nedeniyle Kayseri’de yaşamıştık. Bu şehrin bize bıraktığı tatlardan biridir mantı. Yazacağım tarif klasik Kayseri Mantısı, ama patatesli, peynirli, sebzeli çeşitleri yapılırdı, yani aslında ravyoli bizim mutfağımızda da mevcut, sadece şekilleri farklı. Mesela patatesli mantı, üçgen ve biraz daha büyük olurdu. Oturduğumuz apartmanda komşuluk ilişkileri çok iyiydi, sık sık görüşülür, özel yiyecekler yapıldığında dağıtılırdı. Yaşıtım olan pek çok arkadaşım yani oyun oynayacak bolca çocuk ve o zamanlar kocaman sandığımız, şimdilerde küçük gelen bir bahçemiz vardı. Geçmişe döndüğümde hep güzel canlanır bu günler. En çok da şimdilerde bulamadığımız komşuluğu özlerim, bir de komşumuzun getirdiği patatesli mantıyı. Ama bugün klasik etli mantı tarifi yazıyorum, belki yakında patatesli bir deneme de yaparım.
İtiraf etmeliyim ki mantıyı ben yapmadım, anneciğim yaptı. Zahmetli sayılabilecek şeyleri yaparak, bize yardımcı oluyor. Bu mantıları da yaptıktan sonra fırınlayarak bana getirdi, ben de bir kısmını buzdolabının normal kısmında, bir kısmını ise buzluğa yerleştirerek, yemek sıkıntısı çektiğimiz veya canımızın istediği zamanlarda pişirerek pratik bir yemek sahibi oldum. Sizlere de tavsiye ederim, vaktiniz veya sizin için yapacak yakınınız varsa, normal tüketiminizden fazla yapıp, bir kısmını fırınlayarak muhafaza edebilirsiniz. Buzlukta 2-3 kadar saklanabilir. Tarifimiz şöyle;
Malzemeler: (6 kişilik)
Hamuru için:
-2 yumurta
-2 bardak su
-1 çay kaşığı tuz
-Aldığı kadar un (yaklaşık olarak 650 gr)
İç Harcı için:
-300 gr kıyma
-2 ortaboy soğan
-1/2 demet maydanoz
-1 çay kaşığı kırmızı biber ve tuz
Sosu için:
-2 yemek kaşığı zeytinyağı
-1 yemek kaşığı salça
-İsteğe bağlı pul biber
Üzerine:
-Sarmısaklı yoğurt
-Sumak, nane, pul biber
Yapılışı:
Öncelikle hamurumuzu hazırlıyoruz. Bunun için unumuzun yarısını yoğurma kabımıza alıp, ortasına yumurtalarımızı kırıyoruz. Sonra tuzunu ve azar azar suyumuzu ilave ediyoruz. Hamur tüm suyu alıp, cıvık kıvamda olunca, kalan unumuzdan eklemeye devam ediyoruz. Hamurumuz diğer hamurlara göre biraz daha sertçe olacak, ama gereğinden fazla un eklemek de hamurumuzun açılırken zorlanmamıza ve mantıları doldururken de kırılmalara neden olabilir. Hamurumuzu hazırlayınca yarım saat kadar üzerini örterek dinlendiriyoruz. Sonra hamurumuzu 2’ye bölüp, un serpiştirerek oklava ile açıyoruz. Çok ince olmasına gerek yok, 0,5 cm civarında olabilir. Sonra açtığımız hamurumuzu bıçak yardımıyla, önce boyuna, sonra enine 2’şer cm’lik aralıklarla keserek 2*2 kareler elde ediyoruz. (Açılan hamurun yuvarlak olması nedeniyle, kenarlarda kalan üçgenleri, birleştirerek değerlendirebilirsiniz. ) Her karenin içine kıymamız, ince doğranmış soğan ve maydanozumuz, kırmızı biber ve tuzumuzu karıştırarak elde ettiğimiz iç harcından fındık kadar parçalar koyarak, 4 köşesinden bir araya getiriyoruz ve parmağımızla uçlarını bastırarak kapatıyoruz. (Bu ölçüyle yaptığımız mantılardan bir kaşığa 40 tane sığmasa da 10 tane civarı sığıyor, yani küçük sayılabilecek mantılarımız oluyor:) Tüm hamurumuzu bu şekilde içle doldurarak kapatıyoruz. Burada dikkat etmemiz gereken bir nokta da hamurun nemli olması nedeniyle yapılan mantıların üst üste gelmesi durumunda yapışma tehlikesi, bunun için geniş bir tepsiye tek sıra olacak şekilde yerleştirebiliriz. 2. bezemizi de aynı şekilde hazırlıyoruz ve tepsiye diziyoruz. Bu sürede beklerken mantılar hafifçe kuruyarak, sertleşecekler. Eğer bu ölçü size fazla gelirse bir kısmını önerdiğim gibi, fırınlayarak buzluğa kaldırabilirsiniz.
Mantımızı tamamlayınca pişirmek için derin bir tencerede bol su kaynatıyoruz ve çok az tuz eklediğimiz kaynamış suda mantılarımızı haşlıyoruz. Bu aşamadan sonra mantıyı iki farklı şekilde tüketebilirsiniz,
1. si mantı haşlanınca suyunu tamamen süzüp, sarmısak yoğurdu üstüne, zeytinyağı, salça, pul biberden oluşan sos döküp, baharatlarla yemek (biz böyle yaptık)
2. si mantı haşlanınca suyunu biraz azaltmak ama çoğunu içinde bırakarak hazırlanan salçalı sosu sulu mantıya ilave ederek, çorba gibi tüketmek, burada da istenirse üzerine sarmısaklı yoğurt dökülebilir. (Annem genelde böyle yapar ve Kayseri’de de bu şekilde pişirilir ve önden çorba gibi servis edilir.) Afiyet olsun…