Arşiv | Ceviz RSS feed for this section

ARMUTLU, PEYNİRLİ VE CEVİZLİ SALATA

27 Eki

armutlu-salata

Kış kendini hissettirmeye başladı bugün, daha önceki günlerde serin havaları sıcaklar takip ediyordu ama artık ardından sıcak gelmeyen kış günleri yaklaşıyor. Yağmur ve gri hava hem hüzün hem de huzur veriyor. Bahar havası gibi neşe ve enerji yerine. Sizleri bilemem ama ben sonbahar kızı olduğum için severim böyle havaları, her ne kadar İstanbul’da eziyet olsa da.
Yeni yazımı grilikten kararmış hava, rüzgardan dalgalanan ağaç dalları ve şiddetli yağmur eşliğinde yazıyorum. Günlük tutmanın en güzel taraflarından biri de bu, geçmişi hatırlarken oluşturduğu referans noktaları.
Armutlu, peynirli ve cevizli salata 2010 yeniyıl soframızdan, yazılması bir hayli geçikmiş bir tarif ama hiç yazmamaktan iyidir sanırım:) Yeşil salatalarla meyveler birlikte gayet uyumlu. Aynı tarifi elma ile (özellikle yeşil elma) veya ayva ile hazırlayabilirsiniz. Hatta portakal dilimleri veya nar taneleri ile. Tarifimiz şöyle;

Malzemeler:

-5-6 adet göbek yaprağı
-5-6 yaprak lolorosso (Akdeniz yeşilliği)
-1 adet salatalık
-1 adet kırmızı biber
– 1 adet yeşil biber
– 1 adet armut
– 7-8 adet kiraz domates
– 150 gr otlu peynir veya keçi peyniri
– 3-4 adet ceviz
-2 yemek kaşığı sızma zeytinyağı
-2 limonun suyu
-1 yemek kaşığı nar ekşisi
-Tuz

Yapılışı:

Yıkamış olduğumuz göbek ve lolorosso yapraklarını elimizle irice bölerek salata tabağımıza yerleştiriyoruz. Üzerine halka halka doğradığımız kırmızı biberimizi, şerit doğradığımız yeşil biberimizi ve jülyen doğradığımız salatalığımızı serpiştiriyoruz. Daha sonra limon suyunu, sızma zeytinyağını, nar eşkisini ve tuzunu ekleyip, karıştırıyoruz. Salata tabanının üstüne elma dilimi doğradığımız ve kararmaması için limon suyu sıktığımız armutlarımızı, kiraz domatesimizi, elimizle kırdığımız cevizlerimizi ve peynirimizi ekliyoruz. Afiyet olsun…

Yeni bir yıl daha yaklaşırken yeni yıl soframızı da hatırlayabiliriz…

yeni yıl

Reklam

AŞURE

30 Oca

Aşure…Türk mutfağının en eski tatlılarından biridir. Aşure günü ise hicri takvimin ilk ayı olan Muharrem ayının onuncu günüdür. Ben maalesef bu günü kaçırdım, aşurem biraz gecikmeli de olsa komşularımın ve sevdiklerimin sofrasında yerini aldı ama tarifim geride kaldı. Ama hala yapmamış olanlar varsa diye ve önümüzdeki yıl için arşivde yerini alması amacıyla aşuremin tarifini yazmak istedim. Ön hazırlıkları nedeniyle zahmetli görünen, aslında çok zor olmayan bu nefis tatlının benim uyguladığım tarifi şöyle;

Malzemeler: (15 kişilik)

– 1,5 su bardağı aşurelik buğday (dövme/yarma)
– 1 su bardağı nohut
– 1 su bardağı fasülye
– 1 çay bardağı pirinç
– 2,5 su bardağı toz şeker
– 1 su bardağı süt
– 8 adet kuru incir
– 1 çay bardağı kuru üzüm
– 1 çay bardağı kuru kayısı
– 1/2 çay bardağı kuş üzümü
– 1/2 çay bardağı dolmalık fıstık
– 1 portakal kabuğu rendesi
– 1 çay bardağı fındık
– 1 büyük veya 2 küçük parça çubuk tarçın
– 1 adet elma

Üzeri için:

-1/2 narın tanesi
-İri kıyılmış ceviz
-File badem
-File fındık
-File fıstık
-Toz antep fıstığı
-Hindistan cevizi
-Toz tarçın
-Kuş üzümü
-Dolmalık fıstık

Yapılışı:

Aşureyi pişirebilmek için bazı ön hazırlıklar yapıyoruz. Aşurelik buğdayımızı, fasülyemizi ve nohutumuzu ayrı kaplarda önceden 1 gece suda bekletip, sonra düdüklü veya normal tencerede ayrı ayrı haşlıyoruz. Nohut ve fasülyenin fazla sularını süzüyoruz, ancak buğdayın suyu içinde kalıyor ve hazırlıklar tamamlanana kadar iyice şişiyorlar. 2. aşama olarak tahıllarımız beklerken pirincimizi ılık suda bekletiyoruz. Kuru kayısılarımızı ve üzümlerimizi de sıcak suda bekletiyoruz. İncirlerimizi ise hafifçe haşlıyoruz. (Böylece aşuremizin kararmasını önlemiş oluyoruz). İncir ve kayısı ılınırken, portakal kabuğumuzu rendeliyoruz. İncir ve kayısılarımızı da çok ufak olmamak üzere doğradıktan sonra, aşuremizi pişirmeye başlayabiliriz.
Aşure için büyükçe bir tencere içine buğdayımızı ve 2 litre suyumuzu ilave ediyoruz. Tenceremiz kaynamaya başlayınca fasülye ve nohutumuzu, sonra iyice yıkadığımız pirincimizi ilave ederek, karıştırarak pişiriyoruz. Baklagiller nişasta içerdiğinden tenceremizin dibinde yapışma olabilir, bunun için karıştırmayı ihmal etmememiz gerekiyor. Karışımımız kaynamaya başlayınca, kuru üzüm, dilimlenmiş kuru kayısı ve kuru incirimizi ve çubuk tarçınımızı ekliyoruz. Daha sonra sütümüzü ve arkasından şekerimizi ilave ediyoruz ve karıştırarak kaynatıyoruz. Aşuremizin şekerini ve kıvamını, tadına bakarak kontrol ettikten sonra, ufak dilimlenmiş elmamızı, portakal kabuğu rendemizi, kuş üzümlerimizi, fındığımızı (bütün halde), dolmalık fıstığımızı ekleyip, karıştırıyoruz ve tekrar kaynayınca ocaktan alıyoruz. Biraz ılındıktan sonra servis kaselerimize paylaştırıyoruz. Biraz da tabaklarda ılınan aşuremizin üzerini çok soğumadan süslüyoruz. Bunun için olmazsa olmaz nar tanelerimizi, tarçınımızı ve evimizde bulunan öneri olarak yukarıda belirttiğim malzemelerden istediklerimizi kullanıyoruz. Oda sıcaklığına gelince buzdolabına kaldırıyoruz. İsteğe bağlı olarak sıcak veya soğuk olarak servis yapabiliriz. Afiyet olsun…

Not 1 : Aşuremizi pişirirken yanımızda kaynamış su bulundurmamız gerekecek, çünkü karışım kaynadıkça su miktarı azalacak ve azar azar su ilave etmemiz gerekecek.

Not 2 : Nar tanelerinin çıkarılması sırasında etrafa suyunun sıçramasını önlemek için, narı derin bir kabın içinde lavoboda ortadan ikiye kesip, sonra tahta bir kaşığın arkası ile vurarak tanelerin kabımıza düşmesini sağlayabiliriz. Böylece hem nar suyu tanelerin içinde kalacak hem de etrafa çok fazla sıçramayacaktır.

BALKABAKLI KEK

15 Oca

Kışın güzelliklerinden biridir balkabağı, bizler genelde tatlı olarak tüketiriz ama kavurması, yemeği, gözlemesi, böreği ve çorbası da yapılır. Blogumda da cheesecakek’i, tartı, çorbası, kurabiyesi ve tatlısına ait tarifler mevcut. Şimdiki tarifim ise keki, diğer tariflerden farklı olarak ben keklerimi sunum için hazırlarken aralarına ayrıca balkabağı püresi sürdüm ve hissedilen bir balkabağı tadı yakaladım. Önümüzdeki günlerde blogumda yeralacak olan, geçmiş günlerden kalma çay daveti soframızın lezzeti balkabaklı kekimin tarifi şöyle;

Malzemeler:

– 3 adet yumurta
– 1 su bardağı yoğurt
– 1 büyük boy çay bardağı sıvıyağ (kanola yağı kullandım)
– 1 su bardağı esmer şeker
– 1 su bardağı balkabağı püresi*
– 1 yemek kaşığı tarçın
– 1 su bardağı iri dövülmüş ceviz
– 1 paket vanilya- 1 paket kabartma tozu- 2,5 su bardağı un

* Balkabağı Püresi

– Yarım kilo doğranmış balkabağı
– 1/2 su bardağı toz şeker

Yapılışı:

Kekimizi hazırlamadan önce balkabağı püremizi hazırlıyoruz. Doğranmış balkabaklarını ve şekerimizi bir tencereye ekleyip, balkabakları yumuşayana kadar arada karıştırarak pişiriyoruz ve ocaktan alıp, balkabaklarını çatal ile ezerek püre kıvamına getiriyoruz ve soğumaya bırakıyoruz. Ben genelde bu işlemi daha çok balkabağı ile önceden hazırlıyorum ve fazla kısmını buzluğa daha sonra kullanmak üzere kaldırıyorum. Püremiz hazırlandıktan sonra kekimizi hazırlayabiliriz. Oda sıcaklığındaki malzemelerimizi kullanmaya yumurtalarımızdan başlıyoruz. Yumurtalarımızla, şekerimizi krema kıvamına gelene kadar çırptıktan sonra, yoğurt ve sıvıyağı ekliyoruz. Sonra kabartma tozu ve vanilya ile karıştırdığımız unumuzu 3-4 parçada ekleyerek çırpmaya devam ediyoruz. Tarçınımızı da ekledikten sonra, son olarak balkabağı püremizi ve cevizimizi ekleyip çırpmayı bırakıyoruz. Yağlanmış kalıbımıza döktüğümüz kekimizi önceden ısıtılmış 150-160 derece fırında pişiriyoruz. Fırından çıkarınca, oda sıcaklığına gelene kadar bekleyip, kekimizi kalıptan çıkarıyoruz. Ben ufak desenli muffin kalımı kullandım. Keklerimi kalıptan çıkardıktan sonra kabaran bölümlerini keserek düzleştirdim ve iki keki tabanından yapıştırarak birer adet balkabağı yapmış oldum. Kekleri biraraya getirmek içinde balkabağı püresinden artan kısımı ve renklendirerek hazırladığım kremşantiyi kullandım. En üstüne ise yine renkli hazırladığım çikolata sosunu dökerek şeker hamurundan sap ve yaprak yaptım. Siz tek tek uğraşmak istemezseniz kekinizin üzerini veya arasını balkabağı püresi ve kremşanti ile kaplayarak pasta havasına büründürebilir veya yalnız da çok lezzetli olan bu keki tek başına yiyebilirsiniz. Afiyet olsun…

Not: Şimdilerde daha iyiyim, sağlığımı ve blogumu eski günlerine kavuşturmaya çalışıyorum, ilgilenen herkese teşekkür ederim.

TAHİNLİ KURABİYE

11 Nis
Bu kurabiyelerin yeri özel benim için, bunca zaman niye yazmadın derseniz, açıkcası sıra gelmedi ve hoşgeldin Sencer partisine gidene kadar da bloga yazmadığımı farketmemiştim. (Ganneciğim iyi ki yapmışsın, ellerine sağlık) Geçen pazar için kahvaltıyı düşünürken aklıma geldi, en sevdiğim kurabiyelerden biri olan tahinli kurabiyeleri yapıp, tarifi de sayfama yazmaya karar verdim. Özelliği, yeni evlendiğim dönemdeki misafirlerim için hazırladığım fix menüde yeralması ve ayrıca un kurabiyesine çok benzeyen bir kıvamı ve lezzetinin olması, tabi bir de pratik olması. Şimdiye kadar beğenmeyen çıkmadı, bu gruba tahin sevmeyenleri de dahil edebilirim, çünkü yedikten sonra içinde ne olduğunu sorup, tahini duyunca şaşıran arkadaşlarım olmuştu. İçinde 4 temel malzeme ve bunların toplamı kadar un var, bu kadar pratik. Tarifimiz şöyle;

Malzemeler: (25 kurabiye için)

-1 su bardağı tahin
-1 su bardağı sıvıyağ
-1 su bardağı pudra şekeri
-1 su bardağı dövülmüş ceviz
-4 su bardağı un
-1 çay kaşığı kabartma tozu
-1 paket vanilya

Yapılışı:

Un dışındaki tüm malzemelerimizi karıştırıp, azar azar unumuzu ekleyerek hamurumuzu yoğuruyoruz. Unumuz bittiğinde ele yapışmayan ve hafif dağılan bir hamur elde ediyoruz. Hamurumuzdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp, yuvarlayarak şekil veriyoruz. Şekil verirken benim yaptığım gibi, çiçek kalıbı veya çatal kullanabilirsiniz. Hamurumuzun tamamını şekillendirince, önceden ısıtılmış 170 derece fırında 20-25 dakika kızarmayacak şekilde pişiriyoruz. Buzdolabında 2 hafta bayatlamadan kalabiliyor. Afiyet olsun…

CEVİZLİ BAKLAVA

21 Mar
Annemin tarifleri olmasa siteye yeni birşeyler yazamayacağım şu sıralar, yoğunluğum devam ediyor, o nedenle mutfağa sadece akşam yemekleri için pratik şeyler yapmak üzere giriyorum. Ama yakın zamanda yeni tariflerle döneceğim diye umuyorum.
Ben şerbetli tatlılardan en çok annemin baklavasını severim. Bizler için bayramların en güzel yanlarından biri annemin baklavasını yemektir. Annem artık yanında olmadığımız için bayram harici pek yapmıyor baklavayı ama İstanbul’a gelirken yapmış, biz de afiyetle yedik. Tarifmize gelince;

Malzemeler:

Malzemeler: (1 tepsi için)

-1 su bardağı yoğurt
-1 su bardağı süt
-1 su bardağı sıvıyağ
-2 yumurta
-1/2 paket kabartma tozu
-1 çay kaşığı tuz
-1/2 limon suyu
-Un
-1 su bardağı buğday nişastası
-2 su bardağı dövülmüş ceviz
-125 gr tereyağ-1/2 su bardak sıvıyağ

Şerbeti için:

-4 su bardağı toz şeker
-3 su bardağı su
-2 küçük limon tuzu veya 1/2 limon suyu

Yapılışı:

Nişasta, ceviz, tereyağ ve 1/2 su bardak sıvıyağ ve un haricindeki tüm malzemelerimizi karıştırıyoruz. Unumuzu azar azar ekleyerek hamurumuzu yoğuruyoruz. Kulak memesi kıvamına gelince 1 saat kadar üzerini kapatarak dinlendiriyoruz. Sonra hamurumuzu 20 beze yapıp, her bezeyi nişasta yardımıyla güllaç yufkası inceliğine gelene kadar açıyoruz. Yufkalarımızın çapı 40 cm’ye yaklaşık olacaktır. Açtığımız her yufkayı biraz kuruması için üst üste gelmeyecek şekilde seriyoruz. (Annem bu işlemi temiz mutfak örtülerini evin her tarafına sererek yapar, bazen 2-3 tepsi baklava yaptığı düşünülürse, evde yufka sergisi açılmış gibi olur:) Hafifçe kuruyan yufkalarımızı yağladığımız fırın tepsimize, 3-4 adet üst üste diziyoruz ve her 3-4 katta bir arasına ceviz serpiştiriyoruz. Bir tepsi için 20 kadar yufka yeterli oluyor. Son yufkamızı tepsiye koyduktan sonra, baklavamızı kesiyoruz, ben bu konuda çok hünerli değilim ama sizler, çapraz, kare veya çiçek oluşturacak şekilde kesebilirsiniz. Fotoğraftakiler çapraz kesilmiş olanlardan. Kestiğimiz baklavamızın üzerine 125 gr tereyağını eritip, içine yarım su bardak sıvıyağını ekliyoruz ve döküyoruz. Önceden 160 dereceye ısıttığımız fırında üzeri kızarana kadar pişiriyoruz. Şerbet için 4 su bardağı toz şekeri, 3 su bardağı su ile kaynatıp, kıvam almaya başladığı sırada limon tuzu veya suyunu ekleyip, ocaktan alıyoruz. Pişmiş ve soğumuş baklavamızın üzerine, parmağımızı hafif yakacak sıcaklıktaki şerbetimizi kaşık yardımıyla döküp, tatlının şerbeti çekmesi için 2-3 saat bekletiyoruz. Afiyet olsun…

HAVUÇLU KEK

9 Oca
2008’i soğuk havalarla, güzel dileklerle, yeni beklentilerle karşıladık. Soğuk havalarda yapılacaklar ve 2007 yılı özeti öne çıkınca havuçlu kek vitrinde kaldı, ama merak etmeyin 2007’den kalmış olsa da tadı hala çok güzel…
Daha önce yazdığım gibi havuçlu keki Ali’nin doğumgünü için yapmıştım. Hande pastayı yaptıracağını söyleyince ağır olmayan tatlı birşeyler hazırlayayım diye düşündüm ve çok sevdiğim klasik havuçlu keki yaptım ve böylece de tarifi sizlerle paylaşma fırsatım doğdu. Tabi kek havuçlu olunca üzerine peynir kreması da yapmak lazımdı, onu da yaptım. Ben kalabalık olacağı için en büyük boy kek kalıbımla yaptım, siz daha küçük kalıp kullanacaksanız, ölçüyü azaltabilirsiniz. İşte tarif;

Malzemeler: (26 cm’lik kalıp için)

-4 yumurta
-1,5 su bardağı esmer şeker
-100 gr tereyağ (oda sıcaklığında)
-1 yemek kaşığı tarçın
-100 ml krema
-1 paket kabartma tozu
-1/2 çay kaşığı karbonat
-1/2 çay kaşığı tuz
-1 paket vanilya
-3 adet ince rendelenmiş havuç
-1 su bardağı ceviz
-3 su bardağı un

Peynir Kreması İçin;

-100 gr labne peyniri
-1 yemek kaşığı pudra şekeri
-50 gr beyaz çikolata
-50 gr krema

Yapılışı:

Öncelikle kek yapmadan önce malzemelerimizi oda sıcaklığına gelmeleri için önceden hazırlıyoruz. Yumurtalarımızı kabarıp, krema kıvamına gelene çırpıyoruz, esmer şekerimizi ekleyip çırpmaya devam ediyoruz. Sonra yumuşak tereyağını ve kremayı ekliyoruz. İçine kabartma tozu, karbonat, tuz, tarçın ve toz vanilyamızı ekleyip, elediğimiz unu yavaş yavaş ilave ediyoruz. Sıvı vanilya kullanacaksak undan önce ilave edebiliriz. Son olarak rendelenmiş havuç ve cevizimizi de ilave edip, karıştırıyoruz ve yağlanmış kalıbımıza döküyoruz ve önceden 170 derecede ısıtılmış fırında 60-70 dakika kadar pişiriyoruz. Kekimiz istersek muffin kalıplarında da pişirebiliriz, tabi bu durumda pişirme süresi daha kısa olacaktır, kürdan testi ile kekin pişip pişmediğini anlayabiliriz. Bir de kekleri pişiriken ilk 20 dakika fırının kapağının açmamalıyız. Kekimiz piştikten sonra soğumaya birakıyoruz ve bu arada peynir kremasını hazırlıyoruz. Aslında genellikle yapılan peynir kreması tereyağ, labne ve pudra şekerinden oluşur, ben de daha önce yaptığım muzlu muffinleri bu krema ile kaplamıştım. Ancak bu defa tereyağ kullanarak genel tadı hafif olan bu keki ağır bir hale getirmek istemedim ve tereyağ yerine krema ve beyaz çikolata ekledim. Kremayı kaynama noktasına kadar ısıtıp, çikolatayı ekledim, çikolata eriyip, karışım biraz soğuyunca labne peynirini ve pudra şekerini ekledim ve homojenleşene kadar karıştırıp, kekin üzerini kapladım ve üzerini Ali için süsledim. Afiyet olsun….


Yapılışı:

Kek yapmadan önce malzemelerimizi oda sıcaklığına gelmeleri için önceden hazırlıyoruz. Yumurtalarımızı kabarıp, krema kıvamına gelene çırpıyoruz, esmer şekerimizi ekleyip çırpmaya devam ediyoruz. Sonra yumuşak tereyağını ve kremayı ekliyoruz. İçine kabartma tozu, karbonat, tuz, tarçın ve toz vanilyamızı ekleyip, elediğimiz unu yavaş yavaş ilave ediyoruz. Sıvı vanilya kullanacaksak undan önce ilave edebiliriz. Son olarak rendelenmiş havuç ve cevizimizi de ilave edip, karıştırıyoruz ve yağlanmış kalıbımıza döküyoruz ve önceden 170 derecede ısıtılmış fırında 60-70 dakika kadar pişiriyoruz. Kekimiz istersek muffin kalıplarında da pişirebiliriz, tabi bu durumda pişirme süresi daha kısa olacaktır, kürdan testi ile kekin pişip pişmediğini anlayabiliriz. Bir de kekleri pişiriken ilk 20 dakika fırının kapağının açmamalıyız. Kekimiz piştikten sonra soğumaya birakıyoruz ve bu arada peynir kremasını hazırlıyoruz. Aslında genellikle yapılan peynir kreması tereyağ, labne ve pudra şekerinden oluşur, ben de daha önce yaptığım muzlu muffinleri bu krema ile kaplamıştım. Ancak bu defa tereyağ kullanarak genel tadı hafif olan bu keki ağır bir hale getirmek istemedim ve tereyağ yerine krema ve beyaz çikolata ekledim. Kremayı kaynama noktasına kadar ısıtıp, çikolatayı ekledim, çikolata eriyip, karışım biraz soğuyunca labne peynirini ve pudra şekerini ekledim ve homojenleşene kadar karıştırıp, kekin üzerini kapladım ve üzerini Ali için süsledim. Afiyet olsun….

BEYAZ VE BİTTER ÇİKOLATALI BROWNİ

26 Kas

Kaynana Çatlatan Tarifler Etkinliği için ne yapacağımı düşünürken, birden sayfamda browni tarifi yeralmadığını farketim, oysaki cheesecake tutkum başlayana kadar en sevdiğim tatlılardan biriydi, ılık, üzerinden çikolata akan ve yanında vanilyalı dondurma olan bir browni.( Hala en sevdiklerimden biridir)Durum böyle olunca hemen browni yapmaya giriştim ve biraz farklı olsun diye hem beyaz, hem de bitter çikolata kullandım. Fotoğrafların istediğim gibi olmadığını söylemeliyim, çünkü İstanbul’da hava çok kapalıydı, sabah saatlerinde dışarda bile flaşsız çekemedim, o nedenle fotoğraflar maalesef lezzetini yansıtmakta yetersiz kaldı, ama çok güzel bir browni olduğunu söyleyerek, denemenizi tavsiye edebilirim. Tarif şöyle,

Malzemeler:

-1 su bardağı esmer şeker
-200 ml krema
-100 gr beyaz çikolata (küçük parçalar halinde)
-100 gr bitter çikolata (küçük parçalar halinde)
-1,5 su bardağı un
-1 paket kabartma tozu
-1 tatlı kaşığı vanilya özü
-3 büyük boy yumurta(küçükse 4 adet kullanabiliriz)
-100 gr tereyağ
-1 su bardağı kıyılmış ceviz
-2 yemek kaşığı kakao

Yapılışı:

Öncelikle oda sıcaklığındaki tereyağımızı ve şekerimizi çırpıyoruz, ve ayrı bir kapta çırptığımız yumurtalarımızı ekliyoruz. Sonra sırasıyla, krema, vanilya, unumuzu, kabartma tozumuzu ve kakaoyu ekleyip, çırpmaya devam ediyoruz. Son olarak çikolatalarımız ve cevizimizi ilave ediyoruz. Ben çikolatalar ve cevizi bıçakla küçük parçalar halinde kestim, damla çikolata kullanmayı, çikolatanın yerini tutamayacağını düşündüğüm için tercih etmedim, sizlere de bu şekilde yapmanızı öneririm. Browni karışımımız hazırlanınca, iyice yağladığımız ve tabanına yağlı kağıt kestiğimiz bir kalıba döküp, önceden 150 dereceye ısıttığımız fırında 30 dakika pişiriyoruz. Pişirme konusunda önerim kendi fırınınızın ayarıdır, normal kekleri pişirme ısısı ve süresinden biraz daha az olmasına dikkat edebiliriz. Hafif soğuduktan sonra benim yaptığım gibi üzerini beyaz ve bitter çikolata ile süsleyebilir veya çikolatayı sos olarak kullanabilirsiniz. Afiyet olsun….

İFTAR SOFRASI ve KABAK BORANİ

3 Eki

Cumaresi günü aşçı yamağıyla birlikte, dayımızı, yengemizi, kuzenimizi ve eşini iftara davet ettik. Durum böyle olunca ben de perşembe akşamından başladım hazırlanmaya. Cuma akşamı iş dönüşü erkenden uyuyakalınca cumartesi günü çok telaşlı geçti, alışveriş sırasında yaşadığımız tersliklere ve koşturmacaya rağmen, akşam çok keyifli geçti. Tabi kuzenimiz Açelya’nın yardımı olmasa iftara yetişmem zor olacaktı. Menümüzde;

Domates çorbası
Hünkar beğendi
Otlu pilav
Ispanaklı örgü börek
Zeytinyağlı yaprak sarması
-Kabak borani
-Mısırlı göbek salata
Damla sakızlı güllaç ve
Annemin fındıklı gül tatlısı vardı.

Menümüzdeki yemeklerin bir kısmının tariflerine linklerden ulaşabilirsiniz. Kalan tarifleri de bu hafta paylaşmaya çalışacağım. İlk olarak pratik bir meze ve salata olan kabak borani tarifini yazıyorum. Kabak borani tarifini tatilde kaldığımız Öngen Otel’de Zuhal Hanım vermişti, nihayet yaptım ve sizlerle paylaşıyorum.

KABAK BORANİ
Tarif şöyle;

Malzemeler:

-5 adet kabak(uzun ince olanlarından)
-2 diş sarmısak
-2 su bardağı süzme yoğurt
-2 yemek kaşığı zeytinyağı
-1 yemek kaşığı mayonez
-1/2 su bardağı iri çekilmiş ceviz içi (fırınlanmış)
-Tuz

Yapılışı:

Kabaklarımızın kabuklarını soyup, rendenin iri tarafıyla rendeliyoruz. Büyükçe bir tavada 2 yemek kaşığı zeytinyağı ile kısık ateşte suyunu çekene kadar karıştırarak kavuruyoruz. Süzme yoğurdumuzu, dövülmüş sarmısağımızı, mayonezi ve tuzu iyice karıştırıyoruz. Sonra kavrulup, soğumuş kabakları ve fırınlanmış cevizleri de ekleyip, karıştırıyoruz. Cevizleri fırınlamak konusunu özellikle söyledi Zuhal Hanım, cevizin içindeki su böylece kayboluyor ve yoğurdun içinde çıtır çıtır kalıyor. Bu şekilde çok lezzetli bir meze ve salata oluyor. Servis yaparken bütün ceviz ve dereotu ile süsleyebiliriz. Afiyet olsun…

AVCI BÖREĞİ

15 Ağu
Bu böreği çok seviyorum, şimdiye kadar 3-4 kere yaptım, farklı arkadaşlarımıza ve akrabalarımıza ikram ettim, herkesten tam not aldı. O nedenle tarifi paylaşmak istiyorum. Tarifi belki çoğumuz biliyor, çünkü orjinal tarif Portakal Ağacı’ndan. Ben iç tarini aynen uyguladım, ama börekleri biraz farklı hazırladım. Avcı böreğini ilk defa seneler önce Assos’a gittiğimizde kale kalıntıları civarında yayık ayranla birlikte sunulan bir yerde yemiştik ve çok hoşumuza gitmişti. Ben de tarifi bulunca hemen uyguladım, gerçi benim yediğimin içinde havuç da vardı ama bu tarif bu şekilde son derece başarılı o nedenle değiştirmek istemedim. Siz isterseniz havuçla hazırlanan bir iç yapabilirsiniz.

Malzemeler:

-4 yufka
-300gr kıyma
-2 adet soğan
-1 yemek kaşığı biber salçası
-1/2 çay bardağı bulgur
-1 çay bardağı sıcak su
-1/2 su bardağı ceviz içi, dövülmüş
-1 tatlı kaşığı tuz
-1 tatlı kaşığı karabiber
-1 su bardağı maydanoz
-1 yumurta
-Galeta unu
-1/2 su bardağı yoğurt
-1/2 su bardağı sıvıyağ (ben fındık yağı kullandım)

Yapılışı:

Öncelikle kıymayı ve doğradığımız soğanı 1 yemek kaşığı sıvıyağ ile kavuruyoruz. Biber salçasını ekliyoruz, bulguru ve suyu da ekleyip pişiriyoruz. Piştikten sonra ocaktan alıp ceviz, tuz, karabiber ve maydanozu ilave ediyoruz ve soğumaya bırakıyoruz.
1/2 su bardağı sıvıyağ ve yoğurdu karıştırıyoruz ve yufkalardan birini masaya yayıp, ikiye katlıyoruz ve arasına fırça ile yoğurtlu karışımdan sürüyoruz. Sonra yufkayı istediğimiz börek büyüklüğüne göre üçgenlere bölüyoruz. Ben 6’ya böldüm, daha küçük börekler için 8’e de bölebiliriz. Bu aşamada üzerlerine tekrar hazırladığımız harçtan hafifçe fırçayla sürerek, pişince katlarının daha belli olmasını sağlıyoruz. Geniş taraflarına hazırladığımız içten koyup, kenarlarını kapatarak sarıyoruz. (sigara böreği gibi) Diğer yufkaları da aynı şekilde hazırlıyoruz. Yumurtayı çırpı yoruz ve hazırladığımız börekleri önce yumurtaya sonra galeta ununa bulayıp önceden ısıtılmış 180 derece fırında pişiriyoruz. Tabi istersek sıvıyağda da kızartabiliriz. Afiyet olsun…

BALKABAKLI TART

3 Nis
Balkabağı bitmeden denemeniz gereken bir tat… Tarifin orjinali allrecipes‘den, ben bazı farklılaştırmalar yaptım, evdeki imkansızlıklar nedeniyle:) Tarifi ilk olarak ablam denemişti farklı bir hamurla, çok güzel olduğunu söylediğinde denemeye karar verdim। Gerçekten çok lezizdi, ben vereceğim ölçülerle 20cm’lik büyük ve 3 küçük tart kalıbını kullandım. Maalesef büyük olanı sıcakken çevirmeye kalktım acelem olduğu için ve çok kötü parçalandı. Parçalanması tadına hiç zarar vermemişti açıkcası. Tartlar kırılmaya zaten müsaitler bir de sıcakken çıkarmak hiç yapılmaması gereken bir eylem. Bana da ders oldu:) Tarife gelince;
Malzemeler:
-125 gr tereyağ
-1 yumurta sarısı
-50 gr pudra şekeri
-150 gr un
-150 gr ince çekilmiş ceviz
-1 yumurta
-250 ml vanilyalı dondurma (oda ısısında)
-100 ml krema
-150 gr esmer şeker
-1/4 çay kaşığı zencefil
-1/4 çay kaşığı muskat
-1 tatlı kaşığı tarçın
-250 gr balkabağı püresi (haşladığımız balkabağını mutfak robotundan geçiriyoruz)
Yapılışı:
Öncelikle hamurumuzu, yumurta sarısı, tereyağ, pudra şekeri, çekilmiş ceviz ve unla yoğurarak, buzadolabında 1 gece dinlendiriyoruz. (Ben 24 saat beklettim) Hamur yoğurma aşamasında zor toparlanırsa 1-2 yemek kaşığı süt koyabilirsiniz, hamurun kıtırlığını engellemeyecektir. (Benim ki öyleydi) Dinlenmiş olan hamurumuzu tart kalıplarına yerleştiriyoruz. Ayrı bir kapta balkabağı, esmer şeker, yumurta(orjinal tarifte 3 yumurta vardı, bana fazla geldi ve 1 yumurta kullandım, çünkü yumurta kokusundan rahatsız oluyorum), tarçın, zencefil, muskat, dondurma ve kremayı (orjinal tarifte sadece dondurma kullanılıyordu, ben krema eklemek zorunda kaldım, çünkü aşçı yamağı tart için aldığım dondurmanın büyük kısmını yemişti:) mikserle karıştırarak, pürüzsüz bir hale getiriyoruz ve tart kalıplarımıza döküyoruz. ceviz ile süslediğimiz tartlarımız 180 derecede ısıttığımız fırında 30 dakika, karışım katılaşana kadar pişiriyoruz. (Cevizler de bu konuda yol gösterici olacaktır, renkleri koyulaşmışsa pişmiş demektir) Vanilyalı dondurmayla oldukça iyi bir ikili oluyor. Afiyet olsun…