Arşiv | Kırmızı Et RSS feed for this section

PIRASA KÖFTESİ

10 May

Pırasa köftesi son iki yılın mutfağımdaki gözdelerinden biri. İlk defa Münevver Abla’da yemiştim. Eve dönerken yanıma da bir kaç tane vermişti, böylece lezzetini iyice anlamış oldum. O günden beri de defalarca evde yapılır oldu. Yerken pırasa tadını pek hissetmediğiniz lezzetli bir köfte çeşidi, ayırca sebze ve et birlikteliğine iyi örneklerden biri bence.
Pırasa köftesi Seferad Mutfağı’ndan bir tarif, köfteler bu şekilde hazırlandığı gibi, salçalı, ekşili bir sosla yemek gibi de yapılabiliyormuş. Bunları tarifi aldığım Münevver Abla’nın sayfasındaki yorumlardan öğrendim. Bizde de pişince hızla tükeniyor o nedenle sosla deneme fırsatım olmadı, bir daha ki yapışımda bu şekilde de deneyeceğim. Gerçi pırasanın vakti geçiyor ama bizim buzluğa sırf bu tarif için haşlanmış pırasalar yerleşti bile. Çünkü kızım Yağmur’da severek tüketiyor. Malum çocuklara sebze, et yedirmek zor, bu vesile ile bloga yeni bir etiket ekliyorum. Kendi deneyimlerimden yola çıkarak “Çocuk Yemekleri” bölümünü açıyorum. Bu bölümde Yağmur’a yaptığımız yemeklerin tariflerini ve onun sevdiği yiyeceklerin tariflerini yazacağım. Bu kadar sözün üzerine, son dönem davet sofralarımın da menüsünde yeralan pırsa köftesinin tarifi şöyle;

Malzemeler: (30-35 adet köfte için)

-1/2 kg pırasa
-300 gr kıyma
-1 demet maydanoz
-3 adet yumurta
-1 büyük haşlanmış patates
– Galeta unu
– Tuz ve karabiber
-Sıvıyağ (kızartmak için)

Yapılışı:

Pırasaları yeşil ve beyaz kısımlar dahil, küçük küçük doğrayıp kendi suyu ve tuz ile haşlıyoruz. Haşlama sırasında bıraktığı suyu iyice çektiriyoruz. Çektirme işlemi uzun gelirse, fazla suyu süzüp, çorba yapımında da kullanabiliriz. Pırsaları bu şekilde hazırladıktan sonra, haşlanmış patates ile birlikte, rondo veya blender yardımıyla püre haline getiriyoruz. Bir karıştırma kabının içinde, pırasa patates karışımı, 1 yumurta, kıyma, ince kıyılmış maydanoz, tuz, karabiber ve köfte kıvamına getirecek miktarda galeta ununu (1 ufak çay bardağı kadar) ekleyip yoğuruyoruz ve elimizle fotoğraftaki gibi şekillendiriyoruz. Hazırladığımız köftelerimizi önce çırpılmış yumurtaya, sonra galeta ununa bulayarak, ısıttığımız sıvıyağda kızartıyoruz. Köfteler ılık ve soğuk olarak yenebilir, afiyet olsun….
Reklam

ETLİ BEZELYE YEMEĞİ

2 Haz

Etli Bezelye

Yaz gelemese de bu yıl, yazlık sebzeler ve meyveler, manav ve pazar tezgahlarındaki yerlerini aldılar. Bunlardan biri de bezelye. Baklagil ailesinin bu lezzetli üyesini kışın konserve ve dondurulmuş olarak tüketiyoruz. Yazın ise taze taze zeytinyağlı ve etli yemeğini salatasını yapabiliriz. Gerçi geçen yaz buzluğa koyup dondurmuş ve kışın tüketmiştik ama bu yıl henüz fırsatım olmadı, belki bitmeden yakalarım. Eğer imkanınız varsa size de tavsiye ederim konservesi yerine dondurulmuşunu, bir de kendiniz hazırlasız harika olur.

Bezelye protein, lif, A, B, ve C vitaminleri, folik asit, kalsiyum ve demir içeren bir sebze. Pek çok yemek ve salatanın içinde yerini alan, garnitür olarak tükettiğimiz, püresini, salatasını yaptığımız lezzetli bir seçenek. Ben de mutfağımda bu tarifle yemeğini yapıyorum. Bazen tamamen zeytinyağlı (et olmaksızın), bazen böyle etli, bazen et yerine tavukla. Yanına benim tercihim bulgur pilavı olsa da bazen eşimin isteği ile pirinç pilavı ve ayran ile harika bir öğün oluyor. Bezelyeyi garnitür olmaktan çıkarıp, hakkını veren kolay tarifimiz şöyle;

Malzemeler:

– 250 gr kuşbaşı et
– 500gr bezelye
– 1 adet kuru soğan
– 3 diş sarımsak
– 2 adet havuç
– 1 orta boy patates
– 2 yemek kaşığı zeytinyağı
– 1 yemek kaşığı salça
– 2 adet domates
– Tuz, karabiber ve pulbiber
– 5-6 dal dereotu

Yapılışı:

Derin bir tencereye zeytinyağımızı ekleyerek etimizi suyunu önce salıp, sonra çekinceye kadar pişiriyoruz. Daha sonra doğranmış soğan ve sarmısaklarımızı ekleyip, biraz daha kavuruyoruz ve kabuklarını soyup, küp küp doğradığımız domatesleri ve salçamızı ilave ediyoruz. 2-3 dakika da bu şekilde pişirdikten sonra yine küp şeklinde doğradığımız patates ve havuçlarımızı ekliyoruz. Son olarak bezelyelerimizi (dondurulmuş veya taze) ilave edip, 3 bardak kaynamış su ile birlikte tuz, karabiber, kırmızıbiber ilavemizi yapıyoruz ve 30 dakika kadar kısık ateşte pişiriyoruz. Servis sırasında üzerine ince kıyılmış dereotumuzu serpiştiriyoruz. Afiyet olsun…

Etli Bezelye

>KIYMALI RULO TAKO (ROLL TACO)

21 Oca

>Rulo Taco

Tako (taco) meksika mutfağına ait bir lezzet. Tortilla ekmeğinin içine çok çeşitli içlerin konulup, yarım kapatılarak hazırlanan bir tarif. Meksika mutfağını çok seven bir olarak blogda daha önce de 1-2 tarife yer vermiştim. Meksika mutfağına ait bir klasik olan fajita ve nachos tariflerimi linkte bulabilirsiniz. Sayfamda fajita tarifi tavuk olarak bulunuyor, aynı tarifi kırmızı et ile de yapabilirsiniz. Ben de İtalyanca grubum için hazırladığım takoları kıymalı olarak yaptım. Yalnız yenmesi daha kolay olsun diye rulo olarak hazırladım. Siz tarifi uygularken klasik sunumuyla yani yuvarlak tortillanın yarısına iç malzemesini koyup, diğer yarısını üzerine kapatarak hazırlayabilirsiniz. Gerçi iç malzemesi o kadar lezzetli ki her şekilde tüketilir. Takonun iç malzemesini önceden hazırlamakta mümkün. Ben de bu davet için öyle yaptım, içi 1 gün önceden pişirip buzdolabına kaldırdım ve buluşma saatine yakın ısıtıp, ruloları hazırladım. Tabi sıcak kalmasını sağlamak için ısıtmalı bir servis tabağı veya nihale kullanmak daha iyi olur. Bir de maalesef benim tortillalarım çok taze çıkmadı, zaman sıkıntısı nedeniyle de yeniden alamadım, rulo yaparken biraz yırtılmalar oldu, ama lezzetini etkilemedi.
Takoyu benim yaptığım gibi, kıymalı yapabileceğiniz gibi, tavuklu, ıspanaklı, karışık sebzeli ve peynirli olarak ve hatta deniz mahsülleri ile de yapabilirsiniz. Davet masalarında doyurucu, şık ve lezzetli bir seçenek olacağı gibi, başlı başına da bir menü olabileceğini belirtmeliyim. Pratik ve lezzetli tarifimiz şöyle;
Malzemeler:

– 3 adet tortilla ekmeği
– 300 gr kıyma
– 1 adet kuru soğan
– 3-4 diş sarmısak
– 1 adet yeşil biber
– 3 adet domates
– 1 çay bardağı meksika fasülyesi (konserve olarak bulabilirsiniz)
– 2 yemek kaşığı jalapeno turşusu(büyük marketlerde bulabilirsiniz)
– Tuz, karabiber, kırmızı biber
– 1 çay bardağı rendelenmiş kaşar peyniri
– 1 yemek kaşığı zeytinyağı
– Servis için kornişon turşu ve mısır taneleri
Yapılışı:

Tokomuzu hazırlamaya iç malzemelerimizi pişirerek başlıyoruz. Derince bir tavada zeytinyağı ile birlikte önce kıymamızı pişiriyoruz, sonra doğranmış kuru soğanımızı, daha sonra ezilmiş veya ufak doğranmış sarmısaklarımızı ekliyoruz. Daha sonra ise, yine ince kıydığımız yeşil biberimizi ekliyoruz. Malzemeler pişerken, kabuklarını soyarak ufak küpler şeklinde doğradığımız domatesleri ilave ediyoruz. (Ben yazdan buzluğa koymuş olduğum Çanakkale domateslerimi kullandım, kış domatesi kullanırsanız biraz salça da ekleyebilirsiniz.) Domateslerimiz de pişince baharatlarımızı ve tuzumuzu ayarlayıp, meksika fasülyesini ve en son jalapeno turşumuzu ekliyoruz. (Baharatları eklerken çok acı olmamasına dikkat edin jalapeno da acı bir biber türü olduğu için yenmeyecek hale gelmesin. Tabi acı yapmak istemezseniz, jalapeno kullanmayabilirsiniz.) 1-2 dakika sonra da içimizi ocaktan alıyoruz ve biraz ılımasını bekliyoruz. Her bir tortillla ekmeğimizi 6 eşit üçgen olacak şekilde kesiyoruz. Üçgenlerin geniş kısmına önce içimizden sonra ise kaşar peyniri rendesinden koyup rulo yaparak sarıyoruz. Toplam 18 rulo takoyu hazırlayıp, sıcak kalmasını sağlamak için ısıtmalı nihale üstüne veya ısıtmalı servis tabağına alıyoruz. Süslemek ve servis için kornişon turşu ve mısır taneleri kullanıyoruz. Afiyet olsun…
Not: Merak etmeyin bu davet sofrasının tarifleri bitiyor, sonra yepyeni tarifler ve sofralardan yazacağım.

taco

MANTAR SOSLU VE ROKFOR SOSLU BONFİLE ve ET NASIL PİŞİRİLİR?

9 Ara

biftek

Bu yazıya başlamadan önce, blogun alan adını(http://www.neslos.com/) hayata döndürdürmek için uğraştım, çok teknolojik bir insan olmayınca böyle şeyler sorun oluyor. 1 hafta önce yapılan bazı ayar değişiklikleri nedeniyle alan adım çalışmadı, ben de bekleme süresinde (kendilerinin çözeceğini düşünmüştüm) http://www.alacarte-neslos.blogspot.com/ adresine aktardım sayfamı ama düzelme olmadığı gibi, bir bilgilendirme de olmadı, ben dünden beri nette yaptığım araştırmalarla çözüm önerilerini deneye yanıla tekrar sayfayı aktif hale getirdim. Bu süreçte de blogumu çok sahiplendiğimi, böyle sorunlarında beni çok sıktığını bir kere daha anladım.

Bir önceki yazımda bahsettiğim ev partisi tariflerine geçmeden önce eskiden kalma bir tarifi yazıyorum yine. Ama yeni yıl gelmeden eskileri bitirip parti davetini paylaşmayı istiyorum 2011 kutlamalarını evde yapacaklara güzel ve pratik önerilerim var çünkü. Kendi kendime de “ha gayret Neslihan az kaldı yeni yıla, geçen yılbaşı tariflerini yazmaya devam et dedim” yani sizler de kurabilirsiniz aynı cümleyi:)
Olaya iyi tarafından bakarsak et pişirmek üzerine bilgiler aktaracağım ve kendi sevdiğim 2 bonfile sosunun tarifini aktaracağım.

Konumuz bonfile, et pişirmek de incelikli işlerden bence, dinlendirilmesi, marine edilmesi, hangi bölgesinden olduğu, etin sıcaklığı, tavanın sıcaklığı, tavanın cinsi gibi konular önemli. Çekirdek ailemiz çok etcil olmadığı için et yemekleri genelde davet akşamlarında pişiriliyor, bu nedenle de çok fazla iddiam yoktur ama lezzetli bir eti anlarım. Tabi yanlış anlaşılmayayım, kendimiz için de küçük mutfağımda fajita (linkdeki tarif tavukla ama genelde etle yapıyorum evde) pratik tavuğumun etli hali ve beef strogonof (yakında siteye eklemek istiyorum) yapıyorum. Buraya yazacaklarım kendi sınırlı tecrübelerim ve işin ustalarının yorumlarının karışımı olacak.

Et hayvanın sırt bölgesinden ise yüksek ısıda kısa süreli pişirme (döküm tava kulanılarak), diğer hareketli bölgelerinden ise düşük ısıda uzun süreli pişirme (fırında ) öneriliyor. Ben de bonfileyi (sırt bölgesi olduğu için) pişirmek için döküm tava kullandım, kasabımıza kişi başı 200 gr olacak şekilde dilimletip, hafifçe dövdürdüm (çok ince olmamasına dikkat ettim, etin sert ve kuru olmaması için) eti pişirmeden 1 saat önce oda sıcaklığına çıkardım. Ailecek pişkin et sevdiğimiz için çok kalın kesilmemiş (kalın kesilmiş bonfilelerin üzerine çizikler atmanız pişmesini kolaylaştıracaktır) bonfileleri her iki taraflarına tuz ve karabiber serpiştirdikten sonra, ocakta iyice ısıttığım ve fırça yardımı ile çok az zeytinyağı sürdüğüm tavaya attım. Etin dış yüzeyi tavanın sıcaklığı ile hemen kavruldu (buna mühürleme deniyor) ama pişmenin tamamlanması için etin her iki tarafını 6’şar dakika pişirdim. Hazırladığım soslarla servis yaptım.

İsterseniz eti önceden marine de edebilirsiniz. Zeytinyağı, biberiye, tuz ve karabiber karışımında 1 gece bekletebilirsiniz. Biberiye aromasının zeytinyağı ile iyice yoğunlaştığını geçen yaz öğrendim. Marine işlemini damak tadınıza göre çeşitlendirebilirsiniz.
Soslarımızın tarfi ise şöyle;

MANTAR SOS

DSCN7052
Malzemeler:

– 200 gr mantar
– 1 tatlı kaşığı tereyağ
– 1 büyük boy kuru soğan
– 1 yemek kaşığı soya sosu
– 100 ml krema

Yapılışı:

Bir sos tavasında tereyağımızı eritip ufak doğradığımız soğanları soteliyoruz ve doğradığımız mantarlarımızı (fazla ufaltmadan) ekliyoruz. Mantarlar pişince soya sosunu ekleyip, hafif çektiriyoruz ve kremamızı ekleyip, 1-2 dakika kaynatıp, ocaktan alıyoruz. (Krema miktarını damak tadınıza göre artırabilirsiniz.)

ROKFOR SOS

rokfor-sos

Malzemeler:

– 100 gr rokfor peyniri
– 1 tatlı kaşığı tereyağ
– 1/4 çay kaşığı karabiber
– 2-3 dal frenk soğanı (yoksa sade de yapabilirsiniz)
– 50 ml krema
– İnce kıyılmış maydanoz yaprakları (9-10 adet)

Yapılışı:

Tereyağımızı sos tavamıza alıyoruz ve erirken 7-8 parçaya böldüğümüz rokfor peynirini ekliyoruz ve kaşık yardımıyla ezerek erimesini sağlıyoruz. Kremamızı da ekleyerek, iyice karışmalarını sağlıyoruz. Sos kıvamı alana kadar kaynattıktan sonra karabiberimizi de ekleyip, ocaktan alıyoruz. Doğranmış frenk soğanımızı ve maydanozumuzu ekliyoruz.
Hem mantar sosu, hem de rokfor sosu kırmızı etin yanı sıra, tavuk için de hazırlayabilirsiniz. Ayrıca her iki sos da makarnanın güzel eşlikçisi olurlar, ayrıca rokfor sosa ceviz ilavesi çok yakışacaktır. Aşağıda benim tabağımı görüyorsunuz. Etime her iki sosdan da koymuştum, yalnız rokfor sosum çok sıcaktı sanırım, kıvamını kaybetmiş. Yemeğimiz de bonfilenin yanına basmati pirincinden safranlı pilav yapmıştım. Afiyet olsun…

soslu-biftek

KISA BİR AÇIKLAMA VE BESMEÇ (BULGURLU KÖFTE)

11 Oca

2008 maalesef kötü bitti, bir süredir hastayım şu günlerde de iyileşme sürecim devam ediyor. Tüm geçmiş olsun dileği iletenlere teşekkür ederim, umuyorum önümüzdeki günlerde daha yi olacağım. Blogla fazla ilgilenemememin sebebi genel olarak rahatsızlığım, bir çoğunuzun sayfayı açıp aynı şeyleri görmekten sıkıldığınızı, yenilikler beklediğinizi biliyorum. En kısa zamanda bende tam olarak sayfama dönmeyi istiyorum. Aşağıdaki yazıyı daha önce hazırlamıştım ama yayınlama fırsatım olmadı, yazıda kasdedilen açıklama aslında bu satırlar değildi ama geçen zaman içinde durum örtüşünce yazıyı çok değiştirmeden, açıklamayı farklılaştırarak tarifimi yayınlamaya karar verdim. Benim de 2009’dan en büyük beklentim, sağlık ve hobilerim için enerji ve zaman…

Bu açıklamalardan sonra aslında bayramlık bir tarif olarak yazmayı planladığım besmeçten bahsetmek istiyorum. İç Anadolu’da kurban bayramlarında çok sık yapılan bir köfte çeşididir. İlk yediğim yer, annemin anneannesinin evi (yanlış yazmadım, rahmetli büyük anneannemiz 1-2 yıl daha yaşayabilseydi torununun torununu görecekti), bayram tatili nedeniyle memelekete gelmişiz ve bizim gibi şehir dışından gelmiş kuzenler, amca ve teyzelerle ev oldukça kalabalık ve eti eski usül tahtada satırla kıyma haline getirip öyle hazırlıyorlar besmeci, ben çocukken et yemeyi reddetmeme rağmen içindeki bulgur nedeniyle sevdiğimi hatırlıyorum. Sonraki yıllarda da aynı şekilde kurban bayramı sofralarımızda yerini aldı “besmeç”. Ben İstanbul’a taşınınca ve özellikle evlendikten sonra anne ve babaya sıkça sipariş edilen ve fazlası buzluğa stoklanan bir lezzet oldu. Eşimin doğumgününde de annem yapıp göndermişti. Kurban bayramına yetişmese de, sonrasında yapabileceğiniz, tadını severseniz bayramlarla sınırlamayacağınız bu besleyici köfte çeşidinin tarifi şöyle;

Malzemeler:

– 1 kilo yağsız veya çok az yağlı kıyma

– 2 su bardağı ince bulgur(köftelik)
– 3-4 adet soğan
– 1 domates ve 1 tatlı kaşığı salça
– 4-5 diş sarmısak
– 3-4 adet yeşil biber
– Yarım demet maydanoz
– 1 tatlı kaşığı pul biber
– 60 gr tereyağ
– Kimyon, karabiber ve tuz

Sosu İçin:

-3-4 adet domates
-2 diş sarmısak
-1 tatlı kaşığı sirke
-Tuz, karabiber
-1 yemek kaşığı zeytinyağı

Yapılışı:
Büyükçe bir tepsi (yoğurmak için kullanacağız) içine kıymamızı ve ince rendelenmiş veya çekilmiş soğanlarımızı koyup karıştırdıktan sonra bulgurumuzu ekliyoruz ve yoğurmaya başlıyoruz. Yoğruma sırasında bir kase içinde bulunan su ile elimizi sık sık ıslatarak bulgurumuzun yumuşamasını sağlıyoruz. 10-15 dakika kadar yoğurduktan sonra, karışımımız macun kıvamı almaya başlayacaktır. Bu aşamadan sonra rendelenmiş domates, salça, ince çekilmiş veya doğranmış yeşil biber, dövülmüş sarmısak, tereyağ ve baharatlarımızı ekliyoruz. Son olarak ince kıyılmış maydanozumuzu da ekledikten sonra iyice karışana kadar yoğurmaya devam ediyoruz. Tüm malzemelerimiz bir bütün olunca köftemiz hazır olacak. Köftelerimizi hamburger köftesi büyüklüğünde hazırlayarak istersek teflon tava ile ocakta, istersek tepsiye dizerek fırında pişiriyoruz. İsterseniz çok miktarda hazırlayıp, pişirmeden buzluğunuzda saklayabilirsiniz. Servis önerisi olarak yukarıda malzemeleri yeralan sosu hazırlayarak (tüm malzemeleri sos tavasında kıvam alıncaya kadar pişirirerek) birlikte yiyebilirsiniz. Afiyet olsun…

ISPANAKLI BONFİLE

8 Nis
Davet akşamımızdan son tarif ıspanaklı bonfile. Bu tarif de benim favorilerimdendir, akşam yemeği için bonfile iyi bir tercih olur, çünkü üzerine ekleyeceğimiz yakışabilecek sebze ve krema-sos ikilileri ile lezzetli bir ana yemek hazırlanmış olur. Geçen cuma aynen böyle yaptım evimizin yakınındaki harika kasabımızdan (Ertan Kasap) etimizi alıp, yemek için diğer eklemelerimi düşündüm. Bonfileyi aynı şekilde ıspanak yerine, mantarla da yapabiliriz. Pratik tarifimiz şöyle;
Malzemeler:
-7 dilim bonfile (kaç kişi için hazırlanacaksa o adette)
-300 gr ayıklanmış ıspanak yaprağı
-1 orta boy soğan
-150 gr rendelenmiş kaşar peyniri
-200 ml krema
-2 yemek kaşığı soya sosu
-1 çay kaşığı pul biber
-1 tatlı kaşığı kekik
-2 yemek kaşığı zeytinyağı
-Tuz ve karabiber
Yapılışı:
Zeytinyağımızı fırça ile sürdüğümüz tavamıza, her iki yüzüne kekik ve pul biber serpiştirdiğimiz etlerimizi diziyoruz ve her iki tarafı kızarana kadar veya tercih ettiğimiz derecede pişene kadar ocakta tutuyoruz. Sonra soya sosumuzu ekleyip, etlerin hafifçe çekmesini sağlıyoruz, son olarak kremamızı ekleyip, eriyince tavamızı ocaktan alıyoruz. Ayrı bir tavada iri doğranmış soğanımızı 1 yemek kaşığı zeytinyağı ile kavurup, yine irice doğradığımız ıspanak yapraklarını ekliyoruz. Ispanakların rengi değişinceye kadar pişirip, çok az tuz ve istersek karabiber ekleyerek ocaktan alıyoruz. Fırın kabımıza önce etlerimizi diziyoruz ve herbirinin ortasına gelecek şekilde ıspanaklı harcımızı koyuyoruz, etimizin sosunu da üzerlerine döktükten sonra rendelenmiş kaşar peynirimizi serpiştirip, önceden ısıtılmış 160 derece fırında kaşarlarımız eriyip, hafif kızarıncaya kadar-yaklaşık 15 dakika- fırınlıyoruz. Afiyet olsun…

PAZI SARMASI

17 Mar
Uzun bir ara oldu, hem hiç istemeden, işyerindeki yoğunluk, son günlerde üst üste ters giden işler birleşince mutfaktan ve blogdan uzak kaldım. Bazı tatsızlıklar devam etsede, isteksizliğimi üzerimden atarak, 2 haftadır kenarda bekleyen pazı sarması tarifini yazayım dedim.
Tarife geçmeden önce Blogumun yeni yaşını kutlayan, sayfama ziyaret ve yorumlarla bana destek ve cesaret veren herkese teşekkür ederim.
Pazı sarması annemin bize yaptığı yemeklerden biri, sırada yine annemden bir tarif var, arayı bu kadar uzatmadan onu da sizlerle paylaşmayı umuyorum. Tarife geçmeden önce pazı hakkında bazı bilgiler vermek istiyorum.
Kış ya da yaz mevsimlerinde yaprakları sebze olarak yenilen Pazı bitkisi, ıspanakgillerdendir. Anayurdu Akdeniz havzası, Anadolu, Kafkasya ve Ortadoğu olan bitkinin yabani örneklerine ülkemizdeki kırlarda rastlanmaktadır. Pazı çeşitlerine göre koyu veya açık yeşil renklidir. Yaprak sapları da çeşitlere göre yeşil ya da bazen kırmızı renkli olur. Yaprak kenarları düz ya da dalgalı, yaprak ayaları kıvırcık veya düz yapılıdır. Pazı, A vitamini kaynağı betakaroten, C vitamini ve folik asit yönünden zengin bir bitkidir. Özellikle yaprak sapları kırmızı renkli olan pazılarda A vitamini oranı yüksek olur. Pazının diğer besin değerleri ıspanağınkine çok yakındır. Pazı yaprakları, içerdiği demir ve folik asitle kansızlığı önler.
Faydalı bilgilerden sonra gelelim tarifimize;

Malzemeler:(4 kişilik)

-2 demet pazı
-1 su bardağı pirinç
-250 gr kıyma
-1 yemek kaşığı salça
-1/2 çay bardağı sıvıyağ
-1 orta boy soğan
-7-8 dal maydanoz
-Tuz, karabiber, kırmızıbiber

Yapılışı:

Pazı yapraklarını yıkayıp, büyükçe bir tencerede kaynayan suda haşlıyoruz (bu işlem kısa olmalı yaprakların dağılmaması için), 1-2 dakika kaynayan suda beklettiğimiz pazıları tencereden alıp, soğuk sudan geçiriyoruz. Pazı yapraklarını hazırlayınca içimizi hazırlamaya geçiyoruz. Yıkayıp, süzdüğümüz pirince, kıymamızı, salçamızı, ince kıyılmış soğan ve maydanozumuzu, sıvıyağımızı, tuz ve baharatlarımızı ekleyip iyice karıştırıyoruz. Pazı yapraklarını sarılacak büyüklükte parçalara kesiyoruz ve her parçaya içten koyup, parmak şeklinde sarıyoruz. Sardığımız lpazıları, pişireceğimiz tencereye sıkı sıkı dizerek yerleştiriyoruz ve 1,5 su bardağı suya 1 tatlı kaşığı salça ekleyip, üzerine dökerek orta ateşte 30 dakika kadar pişiriyoruz. Yanında yoğurtla servis yapıyoruz. Afiyet olsun…

KURBAN BAYRAMINA MİSKET KÖFTE

19 Ara
Zaman uçtu geçti ve ramazan derken kurban bayramına geliverdik. Öncelikle tanıdığım tanımadığım tüm okuyucuların ve blog arkadaşlarımın bayramını kutluyor ve iyi bayramlar diliyorum. Yan tarafta vitrinden bakan havuçlu kek biraz daha sabredecek ikram edilmek için, çünkü bayramlık bir tarif sırasını aldı.
Geçen haftasonu arkadaşlarım Hande ve Tolga’nın tatlı oğulları Ali’nin doğum günü partisine gittim. Giderken tatlı bir şeyler hazırlayacağımı söyledim ve lavantalı kurabiyeler ile havuçlu keki hazırladım. Tabi parti olunca yeni bir sofranın fotoğraflarını da çekmek şarttı. Ben de Hande’nin özenle hazırladığı, tüm detayları düşündüğü balon konulu partiden görüntüler eşliğinde 2 yeni tarifle döndüm. Hande misafirleri için aşağıdaki menüyü hazırlamıştı ve gelenlere günün anısı olarak minik hediyeler hazırlamıştı. Balon şeklindeki doğum günü pastasını tatmasam da görüntüsünün çok güzel olduğunu söyleyebilirim. Alicik nice yıllara…

-Domates ve mısır soslu misket köfte
Zeytinyağlı yaprak sarma
Mercimek köftesi
-Kuskus salatası
-Kanepeler (zeytin ezmeli, muhammaralı)
-Ekmek dolması
-Çikolata soslu havuçlu cevizli toplar
Lavantalı kurabiye
Peynir kremalı havuçlu kek
-1 yaş kurabiyeleri
-Doğum günü pastası

Partiden paylaşacağım ilk tarif misket köfte, diğeri ise benim isim uydurduğum ekmek dolması. Her iki tarif de kurban bayramında uygulayabileceğiniz tarifler. Bugün misket köftenin tarifini yazıyorum, en kısa zamanda ekmek dolmasının da tarifini yazacağım. Tarif şöyle;


Malzemeler:

-1 kilo köftelik kıyma
-1 bayat ekmek içi (ufalanacak)
-2 orta boy soğan
-2 diş sarmısak (istenirse)
-1 tatlı kaşığı kimyon
-1 tatlı kaşığı karabiber
-1 tatlı kaşığı tuz
-2 yemek kaşığı zeytinyağı
-2 su bardağı sıvıyağ

Sosu İçin;

-2 adet domates
-1 yemek kaşığı salça
-1 yemek kaşığı haşlanmış mısır
-1 yemek kaşığı zeytinyağı

Yapılışı:

Sıvıyağ hariç olmak üzere tüm malzemelerimizi karıştırıp, iyice yoğuruyoruz. Sonra köftemizden minik parçalar alıp, yuvarlıyoruz, yani misket şekli veriyoruz. Köftelerimiz hazır olunca, kızartma tavamızda iyice ısıttığımız (kızgın) sıvıyağda köftelerimizi kızartıyoruz. Sosu için kabuklarını soyup, küçük küpler halinde doğradığımız domatesleri zeytinyağında pişiriyoruz, sonra salçamızı, tuzunu ekliyoruz, sosumuzun kıvamını ayarlamak için yarım çaybardağı kadar su ileve ediyoruz ve ocaktan almadan hemn önce mısırlarımızı sosa ilave ediyoruz. Kızarmış misket köftelerimizin yanında servis yapıyoruz. Afiyet olsun….

ETLİ LAHANA SARMASI

30 Eki

Cumhuriyetimiz 84. yıldönümü hepinizle beraber kutluyorum….
Bu tarifte bayramdan kalma ve yine anneme ait. Aşçı yamağı ile birlikte çok beğenerek yedik, çünkü annem hazılayıp, yanımıza koydu, ben de eve gelince pişirdim ve tadı damağımızda kaldı. Sanırım zevkle isteyerek yapılan yemekler çok daha lezzetli oluyor, hani bazı insanların elleri lezzetli bulunur, bence o kişiler severek yemek yapıyorlar ve yemekleri seviliyor… Gelelim tarifimize;

Malzemeler:(4 kişilik)

-9-10 yaprak lahana
-1 su bardağı pirinç
-250 gr kıyma
-1 yemek kaşığı salça
-1/2 çay bardağı sıvıyağ
-1 orta boy soğan
-7-8 dal maydanoz
-Tuz, karabiber, kırmızıbiber

Yapılışı:

Lahana yapraklarımızı yıkayıp, büyükçe bir tencerede kaynayan suda haşlıyoruz(tenceremizin aldığı adette) , sarabileceğimiz kadar yumuşayınca tencereden alıp soğumaya bırakıyoruz. Lahanalar soğurken içimizi hazırlıyoruz. Yıkayıp, süzdüğümüz pirince, kıymamızı, salçamızı, ince kıyılmış soğan ve maydanozumuzu, sıvıyağımızı, tuz ve baharatlarımızı ekleyip iyice karıştırıyoruz. Soğuyan lahana yapraklarını şekillerinin elverdiğince, sarılacak büyüklükte parçalara kesiyoruz ve her parçaya içten koyup, annemin yaptığı gibi uzun veya muska şeklinde sarıyoruz. Sardığımız lahanaları, pişireceğimiz tencereye sıkı sıkı dizerek yerleştiriyoruz ve 1,5 su bardağı suya 1 tatlı kaşığı salça ekleyip, üzerine dökerek orta ateşte 30 dakika kadar pişiriyoruz. Afiyet olsun…

KARNIYARIK

25 Eki

Siteyi güncellemem biraz uzun sürdü, sebebi malum, ülkemizin geçirdiği kötü günler…
Bu satırları okurken birçoğunuza yemek tarifi yazmak veya okumak anlamsız gelebilir, inanın ben de böyle düşündüm ama hayat devam ediyor, bütün üzüntülere rağmen…
Bu tarif anneciğim elinden. bayramda gittiğimizde bizler için yapmıştı, daha önceki yazılarımda bahsettiğim gibi ben patlıcanı çok seviyorum, eskiden yemememe rağmen karnıyarık da favori yemeklerimden biri. Bu nedenle, pek çoğunuz için yenilik olmayacak ama ben sitemde yeralmasını istedim. Tarif şöyle;

Malzemeler:

-1 kilo patlıcan
-1/2 litre sıvıyağ
-250 gr kıyma
-2 orta boy soğan
-2 adet domates
-3-4 diş sarmısak
-2 adet yeşil biber
-Yarım demet maydanoz
-1+1 tatlı kaşığı salça (eğer domates yetersizse)
-Tuz, karabiber, kırmızıbiber

Yapılışı:

Öncelikle patlıcanlarımızı alacalı soyup, yıkayıp, iyice kuruladıktan sonra,patlıcanların ortalarıncan ince bir çizgi şeklinde kesiyoruz ve ısınmış sıvıyağda hafifçe kızartıyoruz, sonra fazla yağının emilmesi için kağıt mutfak havlusunun üzerinde bekletiyoruz.
İçini hazırlamak için, önce kıymayı derince bir tavada kavuruyoruz, sonra ince kıyılmış soğanını, sarmısağı ekliyoruz. Sırasıyla ufak doğradığımız biberi ve kabuklarını soyup doğradığımız domateslerimizi ilave edip pişiriyoruz. İçimizin rengi açık olursaki kış domatesleri çin sözkonusu olabilir, çok az salça ekliyoruz. Son olarak baharat ve tuz ayarını yapıp, ince kıyılmış maydanozumuzu ilave edip ocaktan alıyoruz. Burada farkedeceğiniz gibi içi pişirirken yağ kullanmadık, çünkü patlıcanlar kızardığı için yemeğimizde yeterince yağ var ve kıymanın, soğanın, domatesin suyu yeterli geliyor iç harcın pişmesi için.
Patlıcanlar ve içimiz ılınınca patlıcanları kestiğimiz yerlerden hafifçe açıp, içlerine harcımızı koyuyoruz, istersek her bir patlıcanın üzerine kızartılmış yeşilbiber de koyabiliriz annemin yaptığı gibi. En son karnıyarıklarımızı fırında veya ocakta pişirebiliriz, annem fırında üzerlerine hazırladığı 1 tatlı kaşığı salçalı suyu gezdirip, yarım saat kadar pişirdi. Ocakta da aynı şekilde suyunu ilave edip, patlıcanlar yumuşayana kadar pişirebiliriz. Afiyet olsun…