Arşiv | Tarçın RSS feed for this section

AŞURE

30 Oca

Aşure…Türk mutfağının en eski tatlılarından biridir. Aşure günü ise hicri takvimin ilk ayı olan Muharrem ayının onuncu günüdür. Ben maalesef bu günü kaçırdım, aşurem biraz gecikmeli de olsa komşularımın ve sevdiklerimin sofrasında yerini aldı ama tarifim geride kaldı. Ama hala yapmamış olanlar varsa diye ve önümüzdeki yıl için arşivde yerini alması amacıyla aşuremin tarifini yazmak istedim. Ön hazırlıkları nedeniyle zahmetli görünen, aslında çok zor olmayan bu nefis tatlının benim uyguladığım tarifi şöyle;

Malzemeler: (15 kişilik)

– 1,5 su bardağı aşurelik buğday (dövme/yarma)
– 1 su bardağı nohut
– 1 su bardağı fasülye
– 1 çay bardağı pirinç
– 2,5 su bardağı toz şeker
– 1 su bardağı süt
– 8 adet kuru incir
– 1 çay bardağı kuru üzüm
– 1 çay bardağı kuru kayısı
– 1/2 çay bardağı kuş üzümü
– 1/2 çay bardağı dolmalık fıstık
– 1 portakal kabuğu rendesi
– 1 çay bardağı fındık
– 1 büyük veya 2 küçük parça çubuk tarçın
– 1 adet elma

Üzeri için:

-1/2 narın tanesi
-İri kıyılmış ceviz
-File badem
-File fındık
-File fıstık
-Toz antep fıstığı
-Hindistan cevizi
-Toz tarçın
-Kuş üzümü
-Dolmalık fıstık

Yapılışı:

Aşureyi pişirebilmek için bazı ön hazırlıklar yapıyoruz. Aşurelik buğdayımızı, fasülyemizi ve nohutumuzu ayrı kaplarda önceden 1 gece suda bekletip, sonra düdüklü veya normal tencerede ayrı ayrı haşlıyoruz. Nohut ve fasülyenin fazla sularını süzüyoruz, ancak buğdayın suyu içinde kalıyor ve hazırlıklar tamamlanana kadar iyice şişiyorlar. 2. aşama olarak tahıllarımız beklerken pirincimizi ılık suda bekletiyoruz. Kuru kayısılarımızı ve üzümlerimizi de sıcak suda bekletiyoruz. İncirlerimizi ise hafifçe haşlıyoruz. (Böylece aşuremizin kararmasını önlemiş oluyoruz). İncir ve kayısı ılınırken, portakal kabuğumuzu rendeliyoruz. İncir ve kayısılarımızı da çok ufak olmamak üzere doğradıktan sonra, aşuremizi pişirmeye başlayabiliriz.
Aşure için büyükçe bir tencere içine buğdayımızı ve 2 litre suyumuzu ilave ediyoruz. Tenceremiz kaynamaya başlayınca fasülye ve nohutumuzu, sonra iyice yıkadığımız pirincimizi ilave ederek, karıştırarak pişiriyoruz. Baklagiller nişasta içerdiğinden tenceremizin dibinde yapışma olabilir, bunun için karıştırmayı ihmal etmememiz gerekiyor. Karışımımız kaynamaya başlayınca, kuru üzüm, dilimlenmiş kuru kayısı ve kuru incirimizi ve çubuk tarçınımızı ekliyoruz. Daha sonra sütümüzü ve arkasından şekerimizi ilave ediyoruz ve karıştırarak kaynatıyoruz. Aşuremizin şekerini ve kıvamını, tadına bakarak kontrol ettikten sonra, ufak dilimlenmiş elmamızı, portakal kabuğu rendemizi, kuş üzümlerimizi, fındığımızı (bütün halde), dolmalık fıstığımızı ekleyip, karıştırıyoruz ve tekrar kaynayınca ocaktan alıyoruz. Biraz ılındıktan sonra servis kaselerimize paylaştırıyoruz. Biraz da tabaklarda ılınan aşuremizin üzerini çok soğumadan süslüyoruz. Bunun için olmazsa olmaz nar tanelerimizi, tarçınımızı ve evimizde bulunan öneri olarak yukarıda belirttiğim malzemelerden istediklerimizi kullanıyoruz. Oda sıcaklığına gelince buzdolabına kaldırıyoruz. İsteğe bağlı olarak sıcak veya soğuk olarak servis yapabiliriz. Afiyet olsun…

Not 1 : Aşuremizi pişirirken yanımızda kaynamış su bulundurmamız gerekecek, çünkü karışım kaynadıkça su miktarı azalacak ve azar azar su ilave etmemiz gerekecek.

Not 2 : Nar tanelerinin çıkarılması sırasında etrafa suyunun sıçramasını önlemek için, narı derin bir kabın içinde lavoboda ortadan ikiye kesip, sonra tahta bir kaşığın arkası ile vurarak tanelerin kabımıza düşmesini sağlayabiliriz. Böylece hem nar suyu tanelerin içinde kalacak hem de etrafa çok fazla sıçramayacaktır.
Reklam

BALKABAKLI KEK

15 Oca

Kışın güzelliklerinden biridir balkabağı, bizler genelde tatlı olarak tüketiriz ama kavurması, yemeği, gözlemesi, böreği ve çorbası da yapılır. Blogumda da cheesecakek’i, tartı, çorbası, kurabiyesi ve tatlısına ait tarifler mevcut. Şimdiki tarifim ise keki, diğer tariflerden farklı olarak ben keklerimi sunum için hazırlarken aralarına ayrıca balkabağı püresi sürdüm ve hissedilen bir balkabağı tadı yakaladım. Önümüzdeki günlerde blogumda yeralacak olan, geçmiş günlerden kalma çay daveti soframızın lezzeti balkabaklı kekimin tarifi şöyle;

Malzemeler:

– 3 adet yumurta
– 1 su bardağı yoğurt
– 1 büyük boy çay bardağı sıvıyağ (kanola yağı kullandım)
– 1 su bardağı esmer şeker
– 1 su bardağı balkabağı püresi*
– 1 yemek kaşığı tarçın
– 1 su bardağı iri dövülmüş ceviz
– 1 paket vanilya- 1 paket kabartma tozu- 2,5 su bardağı un

* Balkabağı Püresi

– Yarım kilo doğranmış balkabağı
– 1/2 su bardağı toz şeker

Yapılışı:

Kekimizi hazırlamadan önce balkabağı püremizi hazırlıyoruz. Doğranmış balkabaklarını ve şekerimizi bir tencereye ekleyip, balkabakları yumuşayana kadar arada karıştırarak pişiriyoruz ve ocaktan alıp, balkabaklarını çatal ile ezerek püre kıvamına getiriyoruz ve soğumaya bırakıyoruz. Ben genelde bu işlemi daha çok balkabağı ile önceden hazırlıyorum ve fazla kısmını buzluğa daha sonra kullanmak üzere kaldırıyorum. Püremiz hazırlandıktan sonra kekimizi hazırlayabiliriz. Oda sıcaklığındaki malzemelerimizi kullanmaya yumurtalarımızdan başlıyoruz. Yumurtalarımızla, şekerimizi krema kıvamına gelene kadar çırptıktan sonra, yoğurt ve sıvıyağı ekliyoruz. Sonra kabartma tozu ve vanilya ile karıştırdığımız unumuzu 3-4 parçada ekleyerek çırpmaya devam ediyoruz. Tarçınımızı da ekledikten sonra, son olarak balkabağı püremizi ve cevizimizi ekleyip çırpmayı bırakıyoruz. Yağlanmış kalıbımıza döktüğümüz kekimizi önceden ısıtılmış 150-160 derece fırında pişiriyoruz. Fırından çıkarınca, oda sıcaklığına gelene kadar bekleyip, kekimizi kalıptan çıkarıyoruz. Ben ufak desenli muffin kalımı kullandım. Keklerimi kalıptan çıkardıktan sonra kabaran bölümlerini keserek düzleştirdim ve iki keki tabanından yapıştırarak birer adet balkabağı yapmış oldum. Kekleri biraraya getirmek içinde balkabağı püresinden artan kısımı ve renklendirerek hazırladığım kremşantiyi kullandım. En üstüne ise yine renkli hazırladığım çikolata sosunu dökerek şeker hamurundan sap ve yaprak yaptım. Siz tek tek uğraşmak istemezseniz kekinizin üzerini veya arasını balkabağı püresi ve kremşanti ile kaplayarak pasta havasına büründürebilir veya yalnız da çok lezzetli olan bu keki tek başına yiyebilirsiniz. Afiyet olsun…

Not: Şimdilerde daha iyiyim, sağlığımı ve blogumu eski günlerine kavuşturmaya çalışıyorum, ilgilenen herkese teşekkür ederim.

HAVUÇLU TARÇINLI KEK VE "ISSIZ ADAM"

17 Kas

Şu günlerin beni en fazla etkileyen şeyi “Issız Adam” filmi, son günlerde izlediğim, ne anlatmak istediği belli olmayan birkaç filmden sonra, çok iyi geldi. Çok çok güzel bir film, çıktığımdan beri çok yoğun bir şekilde filmin etkisinde yaşıyorum, arşivi zengin bir arkadaşım sayesinde film müziklerini de edindim ve sürekli dinliyorum. Filme gitmeden önce elimden geldiğince yazılan yorumları okumak istemedim, etkilenmemek adına, bu yazıda da filmin tanıtım sayfasında yeralanlardan daha fazla bir şey olmayacak.

Filmi ilk defa bayram dönüşü evde hasta yatarken, Çağan Irmak ile yapılan bir röportaj sırasında duydum, filmin final sahnesini çektikleri yerde(neresi olduğunu yazmıyorum) konuşuyorlardı. Filmlerini, dizilerini çok beğendiğim Çağan Irmak’ın bu filmine de giderim dedim ama gösterime girdiği ilk günlerde biraz ilgisizdim, geçen akşam sinema planı yaparken, filmin ana karakterlerinden Alper’in kendi restoranının şefi olduğunu okuyunca ( film de yemekler de vardı demekki) tamam hemen gidiyoruz dedim ve eşimle gittik. İkimiz de filmi çok beğendik, öyleki ben aradan sonra, film bitecek sıkıntısını üzerimden atamadım, bu nedenle tekrar gitmeyi bile düşünüyorum. Filme ilgili paylaşacağım tek ipucu bu kek, yapılma sebebi tamamen film, tadı da film kadar zevk verdi bize. Bir de önerim olacak, mümkünse filmi Beyoğlu civarında izleyin, ben yapamadım, pişmanım…

Daha önce yaptığım havuçlu kekten biraz farklı olarak, filmin yarattığı aşkla yaptığım lezzetli kekimin tarifi şöyle;

Malzemeler:

-3 yumurta

-1 su bardağı esmer şeker
-1 büyük boy çay bardağı (aida) sıvıyağ (ben kanola kullandım)
-1 su bardağı yoğurt
-2 yemek kaşığı krema(koymayabilirsiniz)
-3 adet rendelenmiş havuç
-1 yemek kaşığı tarçın
-1 paket vanilya
-1 paket kabartma tozu
-2 su bardağı un

Yapılışı:

Kekimizin malzemelerini önceden hazırlayarak, oda sıcaklığına getiriyoruz. Yumurtalarımızla, şekerimizi krema kıvamına gelene kadar çırptıktan sonra, yoğurt, sıvıyağ ve kremamızı ekliyoruz. Sonra kabartma tozu ve vanilya ile karıştırdığımız unumuzu 3-4 parçada ekleyerek çırpmaya devam ediyoruz. Tarçınımızı da ekledikten sonra, son olarak rendelenmiş havucumuzu da ekleyip çırpmayı bırakıyoruz. Yağlanmış kalıbımıza döktüğümüz kekimizi önceden ısıtılmış 150-160 derece fırında pişiriyoruz. Fırından çıkarınca, oda sıcaklığına gelene kadar bekleyip, kekimizi kalıptan çıkarıyoruz. Afiyet olsun ve iyi seyirler…

Not: Kekimi bütün 6-8 kişilik kalıbın yanısıra, fotoğraftaki minik kalıpla pişirdim. Şeker hamurundan yaptığım minik havuçlar ve çubuk tarçınla görüntüledim.

TARÇINLI DİYET KURABİYE

22 Kas

Tarçın sevmeyen azdır diye düşünüyorum. Sıcacık kahve veya çay yanında en sevdiğim şeylerden biridir tarçınlı kurabiye, hele bir de diyet olursa, yani kalorisi belirli bir ölçüde azaltılmış ve lezzeti yerinde olursa. Bunların hepsini bir arada sağlamak mümkün. Bu kurabiyeler hem lezzetli hem de pek çok tariften daha az kalori içeriyor. Tamamen light olduğu gibi bir iddiam yok ama lezzeti yerinde, kalorisi düşük bir kurabiye. Gelelim tarifmize;

Malzemeler:

-1/2 su bardağı sıvıyağ
-3/4 su bardağı esmer şeker
-1 su bardağı yoğurt
-1 tatlı kaşığı tarçın
-2,5 su bardağı kepekli un
-1 paket kabartma tozu
-1 paket vanilya

Yapılışı:

Önce sıvı malzemelerimizi karıştırıyoruz, sonra diğer malzemeleri de ekleyip, unumuzu ilave ediyoruz. Kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edip, kalıplarla veya elimizle şekil veriyoruz. Kalıp kullanacaksak hamuru normalde olduğundan daha kalın, 2,5-3 cm kalınlığında açıyoruz. Önceden 160 dereceye ısıttığımız fırında 20-25 dakika pişiriyoruz. Bu kadar pratik bir kurabiye, tabi kolaylığının yanı sıra evi saran tarçın kokusu harika… Afiyet olsun….

KAHVELİ MİNİK YILDIZLAR ve FINDIKLI KURABİYE ORDUSU

3 Ağu
Yaz rehaveti ile blog yavaş ilerliyor maalesef, yeni şeyler yapamıyorum çünkü yenmiyor, ama önümüzdeki günlerde biraz hız kazanacağınız diye umuyorum, çünkü bunun için sebepler var:) Kahveli minik yıldızları geçen hafta, fındıklı kurabiye ordusunu ise daha önce yapmıştım. Sizleri aynı görüntüyle sıkmak istemediğim için iki tarifi birden yazmaya karar verdim. Kahveli minik yıldızları doğaçlama yaptım, fındıklı kurabiye ordusu ise Ayşem’in reçetesi.
KAHVELİ MİNİK YILDIZLAR

Kahveli minik yıldızları, tek kişilik ayak üstü ikramlara uygun olması amacıyla yaptım. Hamuru hazırlamak kolay, tek zorluk küçük kalıplarla çalışmak, çünkü zaman alıyor. ama buna değiyor çünkü çok lezzetliler, tek sorun minik oldukları için çerez gibi yemeye başlıyorsunuz ve kaç tane yediğinizi anlamıyorsunuz.
Tazeliğini 1 hafta koruyabilen, kurabiye kavanozuna atıştırmalık olarak koyabileceğimiz kurabiyeler olduğunu söylemeliyim. Ben küçük kalıp kullandım ama aynı hamurla daha büyük kalıplarla veya yuvarlayarak kurabiye yapıp, çay servisleri için hazırlayabilirsiniz. Türk kahvesi yerine de espresso veya nescafe kullanabilirsiniz. Tarif şöyle;

Malzemeler:
-1 paket çikolatalı, fındıklı puding
-1 yemek kaşığı türk kahvesi
-150 gr tereyağ (oda ısısında)
-10 yemek kaşığı un
-1 çay bardağı dövülmüş fındık

Yapılışı:

Kuru malzemeleri birbiriyle karıştırdıktan sonra, tereyağ ile yumuşak bir hamur hazırlıyoruz ve kolay şekil vermek amacıyla yarım saat kadar buzdolabında bekletiyoruz. Hamurumuzu merdane ile 1 cm kalınlığında açıp, kalıplarla şekil veriyoruz ve önceden ısıtılmış 160 derece fırında 20 dakika pişiriyoruz. Afiyet olsun…

FINDIKLI KURABİYE ORDUSU

Fındıklı miniklerin tarifi Ayşem’den tükkanda tadına baktığımda ben de yapmalıyım demiştim, kurabiye yemeye direnen Aşçı Yamağı’da çok sevince yapmak şart oldu ve bende yaptım. Blog gezilerim sırasında aynı duygularla Selen‘in de yaptığını görmüştüm. Kurabiyeler çok lezzetli ve minik kahveli yıldızlarda olan sorun bunlarda da var; ne kadar yediğinizi bilemiyorsunuz. Tarifin orjinali burada, benim uyguladığım ise aşağıda. Bu ölçü ile 70 tane kurabiye yaptım.

Malzemeler:

-125 gr tereyağ (oda sıcaklığı)
-1,5 su bardağı un (elenmiş)
-1 paket vanilya
-2 çorba kaşığı şeker
-1 su bardağı dövülmüş fındık
-1,5 çorba kaşığı tarçın
-1,5 çorba kaşığı pudra şekeri

Yapılışı:

Tarçın ve pudra şekeri dışında bütün malzemeleri yoğuruyoruz ve 30 dakika oda sıcaklığında dinlendiriyoruz. Küçük toplar halinde şekil vererek önceden 170 dereceye ısıttığımız fırında 30 dakika kadar pişiriyoruz. Fırından çıkardığımız kurabiyeler ılınınca tarçın ve pudra şekeri karışımına buluyoruz. Burada dikkat edilecek noktalar Ayşem’in “Peçete Notlar”ında yazıyor, fındıkları daha önceden fırınlayarak daha lezzetli kurabiyeler elde edeceğimizi, fırından çıkardığımız kurabiyeleri tel ızgara üzerine alırsak pişmeye devam etmeyeceklerini ve kurabiyeleri ılımadan tarçın ve pudra şekeri karışımına bularsak, pudra şekerinin eriyip, kurabiyelerin renklerinin değiştiğini belirtmiş (ben maalesef bu hataya düştüm, fotoğraflardanda görebileceğiniz gibi kurabiyelerin rengi biraz koyu oldu ve yüzeyinde toplandı karışım) ben de buraya fındıkları çok küçük çekmemenizi tavsiye edeceğim, biraz irice dövülürse, kurabiyeyi daha lezzetli yapıyor. Afiyet olsun.

BALKABAKLI CHEESECAKE (PEYKEK)

3 May

Balkabaklı peykek… Sanırım pek fazla kişi denememiştir. Peykek yapmayı da yemeyi de çok seviyoruz ben ve aşçı yamağı, tabi aşçı yamağının katkısı yemek kısmında oluyor daha çok:) Balkabağı ile peykeki bir arada düşünen kaç kişi oldu bilmiyorum ama ben bir süredir nasıl yapmalıyım diye düşünüyordum. Klasik cheesecake tarifimde ayarlamalar yapmayı düşünürken yabancı sitelerde daha önce denenmiş tarifleri gördüm ve bunlardan birini denemeye karar verdim. Sonuç muhteşemdi, kesinlikle denemenizi öneririm. Gerçi balkabağı bulmak biraz zor olabilir ama hala pazarlarda balkabağı var ve benim gibi siz de biraz fazla alıp, püre yaparak, sonraki kullanımlar için dondurabilirsiniz.
Balkabaklı peykek de kabaklı kiş gibi geçen haftasonu deneyimlerinden ve bu tarif de kadak tadı için uygulandı. Tarifin aslı Joy of Baking’den ama ben orjinal tarife ölçü konusunda uymadım. Vereceğim ölçülerle 6 adet küçük kalp peykek oldu siz aynı ölçüyü 18 cm’lik bir kelepçeli kalıp için uygulayabilirsiniz. Tarif şöyle;

Malzemeler:

-1 paket yulaflı bisküvi
-1,5 yemek kaşığı tereyağ
-400 gr krem peynir
-125 gr esmer şeker (yarım su bardağı kadar)
-2 iri yumurta
-2 tatlı kaşığı mısır nişastası (ben ekledim)
-50 gr krema (ben ekledim)
-1 su bardağı balkabağı püresi
-yarım çay kaşığı tarçın
-yarım çay kaşığı zencefil
-Çok az muskat rendesi
-Çok az tuz
-1-2 adet dövülmüş karanfil
-1 çay kaşığı vanilya aroması (kullanmayabilirsiniz)
Üstü için:
-100 gr krema
-2 tatlı kaşığı pudra şekeri
-Yarım çay kaşığı vanilya
-Kırmızı ve sarı gıda boyası veya turuncu gıda boyası

Yapılışı:

Öncelikle peykekin tabanını hazırlıyoruz. Yulaflı bisküvilerimizi mutfak robotundan geçirip, eritilmiş tereyağ ile karıştırıyoruz ve çok az zencefil, tarçın ve muskat rendesi ekliyoruz. (Orjinal tarifte zencefilli kurabiye de kullanılmıştı taban için, ben onun yerine bisküvi karışımına çok az zencefil, tarçın ve muskat rendesi ekledim) Taban harcımızı, çok iyi yağladığımız kalıbımıza, eşit yükseklikte olacak şekilde elimizle veya bir bardak tabanı ile bastırarak yerleştiriyoruz ve peynirli karışımı hazırlayana kadar buzdolabında bekletiyoruz. (Ben kalp şeklindeki muffin kalıbı kullandım ve bu kalıp kelepçeli olmadığı için alt kısımlarına yağlı kağıt yerleştidim ve kenarlarını iyice yağladım, böylece peykekleri kalıptan çıkarmak sorun olmadı)
Ayrı bir kapta krem peyniri, şekeri ve nişastayı krema kıvamına gelene kadar çırpıyoruz. Zencefil, tarçın, muskat rendesi ve tuzumuzu ekliyoruz, sonra birer birer yumurtalarımızı karışıma ekliyoruz (ilkini ekleyip karıştırıp, ikinciyi ekliyoruz) ve bu sırada karışımı çok fazla çırpmıyoruz. (Fazla çırpmak pişerken kekin üzerinde çatlamalara neden olabiliyor) Son olarak krema, vanilya ve balkabağı püremizi ekleyip, bir spatula ile karıştırıyoruz ve tabanımızın üzerine döküyoruz. Önceden ısıttığımız 170 derece fırında 30 dakika pişiriyoruz ve sonra fırın ısısını 90 dereceye düşürüp, 20 dakika daha pişiriyoruz. Pişirme sırasında fırın içine ısıya dayanıklı bir kapla su koyarak fırının nemli kalmasını ve peykeklerimizin çatlamadan pişmesini sağlıyoruz. Bu arada krema, vanilya ve pudra şekerini çırpıp pişen kekimizin üzerini kaplıyoruz. (Ben daha sonra kırmızı ve sarı gıda boyalarını karıştırıp, turuncu renk elde ederek, kremalı karışımın bir kısmına ekledim ve kürdan yardımıyla üst süslemelerini yaptım.) Üstünü kapladığımız peykekimizi 7-8 dakika daha üst kreması yerleşene kadar fırınlıyoruz ve fırından çıkarıyoruz, ızgara telinde soğutuyoruz. Peykekimiz oda ısısına gelince buzdolabına koyup, servisten önce 1 gece üstü kapalı şekilde dinlendiriyoruz. Afiyet olsun…